Manisa
Açık
37°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,4255 %0.1
47,3559 %0.17
4.404,00 % -0,17
Ara
Manisa Manşet Gazetesi Asayiş Kuraklık kışlık sebze yetiştiriciliğini tehdit ediyor

Kuraklık kışlık sebze yetiştiriciliğini tehdit ediyor

İzmir'deki kuraklık tehlikesi Türkiye'nin kışlık tarım ürünleri için önemli bir tehdit oluşturuyor. Barajlardaki suyun yüzde 75'inin tarımda kullanıldığını belirten Prof. Dr. Doğan Yaşar, "İzmir, bugün Türkiye'nin yaklaşık yüzde 60 kışlık sebzesinin sağlandığı yer. Üç günde bir duş alırsın sorun değil ama tarım çok önemli. Tarımda suyumuz kalmadı. Çok acil tedbirler almamız şart" dedi.

İzmir'deki kuraklık tehlikesi Türkiye'nin kışlık tarım ürünleri için önemli bir tehdit oluşturuyor. Barajlardaki suyun yüzde 75'inin tarımda kullanıldığını belirten Prof. Dr. Doğan Yaşar, "İzmir, bugün Türkiye'nin yaklaşık yüzde 60 kışlık sebzesinin sağlandığı yer. Üç günde bir duş alırsın sorun değil ama tarım çok önemli. Tarımda suyumuz kalmadı. Çok acil tedbirler almamız şart" dedi.
İzmir'de sonbahar ve kış aylarında beklenen yağışların gerçekleşmemesi, kentte ciddi bir kuraklık tehlikesini beraberinde getirdi. Kuraklıktan en çok etkilenen kaynaklardan biri de kentin en büyük su rezervi olan Tahtalı Barajı oldu. Barajdaki su seviyesi yüzde 8'e kadar geriledi. Yaşanan su sıkıntısı nedeniyle İzmir genelinde planlı su kesintileri bu geceden itibaren uygulanmaya başlanacak. Yetkililer, suyun tasarruflu kullanılmasına yönelik çağrılarını yinelerken uzmanlar ise içme suyundan çok tarımsal sulama açısından riskin daha büyük olduğuna dikkat çekiyor.
İzmir genelinde yaşanan bu kuraklığın yıllar öncesinden beklendiğini söyleyen Türkiye Bilimler Akademisi Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, "Çok uzun yıllar önce de söyledik. 2020 yılında da demiştim ki ‘Bakın, kuraklık geliyor; su için B ve C planlarını yapalım.' Şimdi kuraklıktan bahsedince insanların aklına hemen kullanma suyu geliyor. Hayır, benim için kullanma suyu önemli değil. Üç günde bir duş alırsın, üç günde bir su gelir, yeter. Ama tarım çok önemli. Tarımda suyumuz kalmadı. Asıl sorunumuz burada. Şu anda yalnızca İzmir değil, bütün Batı Anadolu'da barajlar boş. Hem kullanma suyu barajları hem tarım hem de enerji barajları boş durumda. Asıl tehlike burada yatıyor. İzmir, bugün Türkiye'nin yaklaşık yüzde 60 kışlık sebzesinin sağlandığı yer. Bu nedenle suları çok dikkatli kullanmamız gerekiyor. Çok acil tedbirler almamız şart" ifadelerini kullandı.

Yaşar: "İzmir su fakiri"
İzmir'de kişi başı su tüketiminin Türkiye ortalamasının altında olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yaşar, "İzmir'in kişi başı yıllık su potansiyeli 600 metre küp. Türkiye ortalaması ise 1.340-1.400 metre küp civarındadır. Su fakirliği sınırı 1.000 metre küp. Bu da demek oluyor ki, İzmir fakir değil, su açısından fakirlerin de fakiridir. Bu nedenle suyun çok çok dikkatli kullanılması gereken en önemli illerden biridir. Bugünkü kullanma suyu sorunu benim için büyük bir sorun değil. Asıl sorun tarımda ve enerjideki sudur. Bu nedenle bir an önce tüm önlemler alınmalıdır. Yapılabilecek her yere baraj yapılmalıdır. Örneğin, Çamlı Barajı hala altın madeni nedeniyle bekletiliyor. Oysa orası 300 bin kişiye su sağlayacak bir barajdır. Yer altı barajları ve göletler de yapılmalıdır" diye ekledi.

"Her sert kurak dönemin ardından güzel bir yağışlı dönem gelir"
Geçmiş dönemler de olan kuraklıkların ardından her zaman bol yağışın geldiğini vurgulayan Yaşar sözlerini şu şekilde noktaladı: "Eylül'den sonra biraz yağış bekliyorum. Hatta güzel bir yağış bekliyorum. Çünkü her sert kurak dönemin ardından güzel bir yağışlı dönem gelir. Örneğin 2008 yılı son 60 yılın en kurak yıllarından biriydi. 2009 ise son 100 yılın en yağışlı yıllarından biri oldu. Doğa kendini dengeler. Doğada rastgelelik yoktur. Örneğin 1970-1979 yılları arasındaki 10 yıllık süreçte ortalama yağış miktarı 609 kg'dır. 2010-2019 arasındaki süreçte ise bu miktar 630 kg'dır. Yani uzun vadede yağışlar çok fazla değişmez. Şu an kuraklık yaşanıyorsa, son 2-3 yılın ardından yağışlı bir dönemin gelmesini beklemek doğaldır."

HABER: İHA

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *