Manisa
02 May, 2024, Thursday
  • DOLAR
    32.35
  • EURO
    34.68
  • ALTIN
    2411.0
  • BIST
    10045.74
  • BTC
    58333.16$

Levent IŞIK yazdı

Levent IŞIK yazdı
Kültürel kodlar, Finansal Kodlar, SiyasalKodlar. Bize bahsi geçen yazı dizisindenönce kültürel kodlar lazım.
Kültürel kodlar, Finansal Kodlar, Siyasal
Kodlar. Bize bahsi geçen yazı dizisinden
önce kültürel kodlar lazım. Kültürel kodlar
olmadan zihnimizin ilk kapılarını yeterince
aralayamayız. İleriki yazılarda lazım
oldukça diğer kodlar için de bugünkü gibi
sıralı yazılarımıza bir mola verip
yüzümüzü kodlarına döneceğiz.
Faizsiz Bankacılığın Kültürel Kodları Nelerdir?
Kapitalizmin ilk dönemlerindeki
toplumun refahını yükselticeğine ilişkin
romantik inanç, tek bir yüzyıl içerisinde
biriken sermayenin gücüyle ortaya çıkan,
her türlü maneviyatı arzularının ve
yakaladıkları gücün bu dünyada inşaa ettiği
yalancı cennetin sarhoşluğu ile elde
ettiklerini sandıkları tanrısal kibrin
peşinde heba eden elitlerin dünyayı
sürükledikleri vahşetin dehşetli sosyal,
siyasal ve ekonomik sonuçlarının gölgesinde
yıkılıp gitmiştir.
İnsanoğlu bu yüz yıllık inanılmaz hızlı
geçen ve akıl almaz derecede yeniliklerle
dolu süreçte yaşadığı tramvaların farkına
varamamış, büyük kıtlıklar, devrimler ve
savaşlar arasında sürüklenirken ruhlarının
daha fazla güç, dahafazla para, daha fazla
meta için nasıl sömürüldüğünü, nasıl bir
canavarla karşılaştığını uzun süre idrak
edememiştir. Ancak bir asırlık sürecin sonunda
insanın bir böcek kadar dahi
kıymetinin olmadığını anladıkları,
küçücük çocukların dahi sefalet içerisinde
gün boyu çalıştıkları fabrikaların onlar için
birer nasıl mezara dönüştüğünü keşfettiklerinde
ileride insafsızca istismar edilecek
büyük bir başkaldırının hazırlıkları
başlamıştır.
Başkaldırı adeta dinsel bir boyuta bürünmüş
ve kaderin ironik bir tecellisi ile her
türlü maneviyatı reddeden yeni bir insan
ürünü din doğmuştur: Kominizm
Pozitivizmin, binlerce yıllık ortak insani
tecrübe ve değerlerden teşekkül etmiş
durumdaki evrensel kültürün önce mutasyona
uğratılması sonra ise tamamen ortadan
kaldırılıp yerine yepyeni bir
kültürün inşası için kapitalizm tarafından
zihinlere zerk ettiği manevi değerlerin için
boşaltan zehirler Karl Marx'ın ortaya çıkışı
ile tamamen geçmişini unutup topyekün
önlerindeki cavavara karşı teşkilatlanma
başlamış ve insanlık, birbirini yamyamlarca
yemesi için iki sınıfa tamamen
ayrılmıştır. Üretim araçlarına sahip olanlar
ve olmayanlar. Yani en basit hali ile
zenginler ve fakirler. O güne yüzyıllardır
renklerine, dinlerine, mezheplerine göre
ayrılan ve sadece birkaç sınıflamaya tabi
olan insanlar önce onlarca millete
ayrıştırılıp düşmanlaştırılmış, bu yanlızlaşmanın
etkileri tam anlaşılamadan bu defa
omuz omuza yaşadıkları insanlarla bu son
ortaya çıkan en genel ayrıştırma ile inanılmaz
bir garipliğin içine düşmüşlerdir.
Yüzyıllardır din ve mezhep ayrılıklarından
başka bişeyle karşılaşmamış insanlığın
zihni ve kültürel kodları adeta hallaç pamuğu
gibi savrulup karıştırılmış,bir anda
her şehirde birbirine düşman sınıflar oluşmuş
ve toplum huzurunun olmazsa
olmaz kültürel değerlerle çerçevelenmiş
ana mutabakatları bozulmuştur.
Milliyetçilikle başlayan bölgesel huzursuzluk
visürü bahsi geçen 1 asırlık süreçte bu
defa aynı kasabada yaşayan insanların
arasında yayılabildiği gibi uluslararası ittifaklar
ve düşmanlıklar meydana getirebilecek
kadar büyük bir güç kazanmış, hiç
bir dini/mezhebi mücadelenin dahi sebep
olamadığı kadar bölünme ve mücadeleye
sebep olmuş, dünyayı temelinden
sarsmıştır.
İki kutuplu dünya tüm pradigmayı
ekonomik varlıkların paylaşımı üzerine
inşaa edince bir kutupta içi boşaltılan ve
hiç bir ahlak kuralı olmayan ekonomik
menfaatlerin selahiyeti için sınır tanımaz
şekilde istismar edilen manevi değerler
can çekişirken diğer tarafta nefes almasına
bile izin verilmeden külliyen inkar
edilmiştir.
Metanın tek tanrı olarak en radikal şekilde
kabul edildiği böyle bir dünyada yapayalnız
ve olayların gelişimine ayak uyduramayan
Müslümanların duygu ve düşünce
dünyalarındaki depremleri bir düşünmeye
çalışın... Tam anlamıyla çaresizlik
içinde çırpınılan eşi benzeri görülmemiş
bir manevi kaos. Zamanla tabiki en çok
zarar gören de kültürün üzerine inşaa
edildiği ahlak kurumu.
İnsani değerlerin bir kenara itildiği ya da
içinin boşaltıldığı bu ekonomik ve ahlaki
devrimsel süreç Müslümanların yaşadığı
devletleri son derece güçsüz oldukları bir
zaman aralığına denk gelmiş birinci ve ikinci
dünya savaşları hezimetler, sömürü,
acımasızlık ve insanoğlunun canavarlığının
zirvesi olarak kayıtlara geçerken
dünyanın artık geri dönülmez bir virajı
aldığının da habercisi olmuştur.
İkinci dünya savaşı sonuna kadar sadece
bağımsız üç Müslüman ülkesinin kaldığı
geri kalanların tamamının işgal altında
olduğu sürecin katılaştığı tarihsel koridorda
ikinci dünya savaşı sonrasını şaşkınlıklarını
atmaya çalışan özellikle İngiliz
sömürüsü altındaki ülkelerde modern
eğitimler alma şansı yakalayan Müslüman
alimler, tüm bu sürecin içsel eleştirisini
özetlediklerinde karşılarına çıkan sonuç
çok açıktı. İlk hata finansal meselelerde
geri kalınmasıydı. Sonrası zaten çorap
söküğü gibi gelmiş, Finansal devrimi
gerçekleştiren Batı Sanayi Devrimine ev
sahipliği yapmış ve edindiği güçle dünyayı
köle etmişti.
Demek ki başlama noktası finansal meseleler
olacaktı. Fakat kapitalizm yada
sosyalizmin kodları maneviyatı yok etmeye
yada değerlerin içini boşaltan sistemleri.
İkisi de Müslümanların ruh ve
düşünce dünyasına uygun değildi. Finansal
devrimlerle başlatılan sürecin
doğurduğu siyasi çatışmalar acımasız bir
asimilasyon harekatı başlatmıştı.
Dolayısıyla bu iki kutuplu dünyaya alternatif
oluşturulmazsa asimilasyon kaçınılmazdı.
İşte tam bu noktada oluşturulacak
alternatifin kodları belirlenmeliydi.
İçtimai hayatın tüm dinamiklerini sarsan,
bireyselciliğin kapılarını sonuna kadar
açan faiz ve ahlakın baz alınmadığı bir kar
anlayışı ile arzularının peşinde mutasyona
uğrayan insan ruhunun bu taşkın nehirde
boğulmaması için ilkeler belirlendi.
Faizin yerine ortaklık ve risk paylaşımı
merkeze alınmalı, ahlak değerlerini reddeden
menfaatçilik hastalığına dur denilmeli,
intiyaç kavramı sınırsız arzulardan
ayrıştırılmalı, sınırlı varlıklar ortak yatırımlara
dönüşmeli, çarpan etkisi oluşturulmalı
ve ahlaksız bir kar anlayışı yerine
toplumsal fayda amaçlanmalı, netice
itibariyle toplumları bir arada tutan
manevi değerlerin dejenere edilmesine
izin verilmeyen bir finans sistemi kurulmalıydı.
Karı değil insanı, yalnızca maddeyi değil
maddeyle beraber maneviyatında
merkeze alan, toplumu birbirine
bağlayan, yardımlaşma ve birlikte iş
yapma kültürünü güçlendirerek yaşatan,
adil ve fırsat eşitliği sağlayan bir sistem finansal
sistem işte bu kodlar üzerine kuruldu.
İşte bu düşünsel çatı altında türev kurumlar
olaral neşet eden Katılım Bankalarında
bugün konusunun ne olduğu bilinmeyen
nakit kredilerin verilmemesi, sadece
gerçek ticaretin ve emek karşılıklarının
fonlanması, ortak girişimlere sermaye
transferi yapılması ve fona ihtiyacı olan
katma değer üretecek projelere finansman
sağlanması bu kodların sonucu
olarak ortaya çıkmıştır.
İnsanlığın faydasını amaçlayan, topluma
zarar verme ihtimali olan finansal
faaliyetlerden uzak duran, ruhu olan ve
evrensel ortak değerleri muhafaza ederek
yoluna devam eden Katılım Bankalarını
işte bu kodların oluşturduğu ahlaki ve
düşünsel çerçevelerinden ötürü desteği
en çok hakemden finansal kurumlar
olarak sizleri adil bir ortaklık için kapıları
sonuna kadar açık olarak beklemektedir.

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!