Manisa
16 June, 2024, Sunday
  • DOLAR
    32.78
  • EURO
    35.16
  • ALTIN
    2457.9
  • BIST
    10471.32
  • BTC
    65738.27$

Tarihe meraklı doktordan Manisalılara ücretsiz müze hizmeti: Eczanelerin önünü müzeye dönüştürdü


Tarihe meraklı doktordan Manisalılara ücretsiz müze hizmeti: Eczanelerin önünü müzeye dönüştürdü
Manisalı doktor Fahrettin Er, Şehir Hastanesi karşısında iki kızına ait olan Spil ve Beyaz Eczanelerinin önünü müzeye dönüştürdü. Manisa’nın köylerinde yüzyıllarca kullanılan dibek, değirmen, sadaka, binek, havan, susak gibi bazı taş türlerini getirerek eczanelerin önünde sergileyen Er, böylece vatandaşları tarihi ve kültürel konularda bilgilendiriyor.



Tarihi ve kültürüyle kadim bir kent olan ancak yaklaşık 25 yıldır müzesi kapalı olan Manisa’da arkeolojiye meraklı emekli tıp doktoru Fahrettin Er, Manisa Şehir Hastanesi karşısında kızlarına ait olan iki eczanenin önünü adeta bir butik müzeye dönüştürdü. Manise genelindeki tarihi ve turistik bölgeleri gezen ve kişisel sosyal medya hesabından bunları tanıtan Dr. Fahrettin Er, köylerde yüzyıllarca insan yaşamında kullanılan ancak yok olma tehlikesi yaşayan bazı taş türlerini toplayarak Anadolu Kültürel Sergisi adıyla sergilemeye başladı. Dr. Er, “Müzeye gitmeyen insanların ayağına müzeyi getirmiş oldum. Şimdiki nesil bunları görmedi. O bilgi dağarcıklarına bir şey ilave etmek için bunu yaptım” dedi.


İNSAN YAŞAMINDA KULLANILAN 13 ÇEŞİT TAŞ SERGİLENİYOR
Sergide, Anadolu kültüründe kullanılan 13 taş çeşidi yer alıyor. Eczanelerin önünden geçen insanlar taşları ilgiyle incelerken, tarih ve kültür konusunda bilgilenmiş oluyor. Bir tanıdığının bahçesinde gördüğü değirmen taşı ile sergi kurma düşüncesi oluştuğunu söyleyen Dr. Fahrettin Er, “Kızlarımın eczanelerinin önünde atıl bir alan vardı. Bunu nasıl güzelleştirir ve cazip hale getiririm diye düşünürken Mustafa amcamın evinde gördüğüm değirmen taşını burada sergilemek aklıma geldi. Kendisinden istedim, annesi Cemile Kuzu adına verdi. Bu şekilde eczanenin önüne ilk taşı koyduk. Sonra gören herkes bir taş getirdi. Böylece Anadolu kültüründe kullanılmış ve unutulmaya yüz tutmuş taşları beş altı ay içinde toplamış olduk. Şu anda Taş El Değirmeni, Sadaka Taşı, Zeytin Değirmeni, Binek Taşı, Taş Havan, Susak Taşı, Su Değirmeni Taşı, Dibek Taşı, Taş Tekne, Loğ Taşı, Çeşme Ahırı, Meydan Dibek Taşı, Misafir Taşı gibi taş çeşitlerini sergiliyoruz. Yeni taş çeşitlerinin de gelmesini bekliyoruz” diye konuştu.


‘ANADOLU KÜLTÜRÜ ZARİF VE ESTETİKTİR’
Taşlar hakkında bilgi veren Er, şunları söyledi: “Bence en önemlisi Susak Taşı. Bugün çağdaş dünya, hayvan haklarını yeni öğrendi. Ama Anadolu kültüründe yüzyıllardır arıların ve böceklerin temiz su içmesi için, ayak altında su içerken insanoğlu basıp ezmesin diye çeşme duvarlarının üstüne böyle susak taşları, içi çukur taşlar yapılır. Gelen geçen su doldurur. Arılar ve böcekler buradan su içer. Dünyada eşi benzeri yok bunun. İşte Anadolu kültürü böyle ince, zarif ve estetik bir kültürdür. Loğ taşı toprak damlı evlerin üstünü düzeltmek için, yağmur girmesin diye sıkıştırmak için yapılırdı. Şimdiki nesil bunları görmedi. İşte o bilgi dağarcıklarına bir şey ilave etmek için bunu yaptım. Taş tekneyi üzüm çiğneyerek pekmez ya da şarap yapmak isteyenler kullanırdı. Şarahla, İnnes, Şinefet gibi bir sürü Anadolu'da ismi var. Bunun bir deliği var. Üzüm çiğniyorlar, suyu akıyor. Burada yine evlerde bulunan dibek taşı. Bunun içinde buğday dövüyorlar, haşhaş dövüyorlar. Su değirmeni Taşı. Çevirdiği buğday öğütmek için taş.

Mustafa Kuzu
“AMACIM TARİHİ VE KÜLTÜRÜ HATIRLATMAK”
Benim amacım gelecek nesillere, gençlere unutulmaya yüz tutmuş, bu tarihi ve kültürü tekrar hatırlatmaktır. Binek taşı da her sokakta olurdu. Kadınlar, yaşlılar, hastalar, yüzyıl evvel taksi yok ki. Ata binecek, eşeğe binecek. Katıra nasıl binsin yardımsız. Her seferinde yardım da olmaz. Onun için iki basamaklı bazen çok nadir üç basamaklı taşlar olur sokak köşesinde. Atlar da bilir bunun bu tarafına yanaşır. Kadın kendiliğinden ata eşeğe biner. Ben bunu gözlerimle kullanıldığını gördüm. Eşimin anneannesi yüz dört yaşında öldü. Tek başına yaşıyordu. Bir eşeği vardı. Tek başına binerdi. Zeytin değirmeni, Çitlenbik ezmek, yağını çıkarmak, zeytin ezmek için kullanılırdı. Sadaka taşı, yardımlaşma kültüründe çok önemlidir. Yardım yaparken verenin enaniyete kapılmaması lazım. Alanın da incinmemesi lazım. Şu taştaki şu çukura sadaka vermek isteyen parayı koyar ama gündüz gözüne koymaz. Çünkü ayıplanır. Alacakaranlıkta koyar. Alacak olan da alaca karanlıkta gelir. Alan vereni görmez. Kimse birbirini görmediği için incinmezler. Çok zarif bir şey değil mi? Bu genellikle camilerin dış duvarında olur. Akşam ezanı civarında koyar. Ama o mahallenin sadaka taşına o mahallenin ihtiyaç sahibi gelmez. Niye? Görülür bilinir diye. Diğer mahalledeki gelir ki kimse tanımasın. Bu da bir değirmen taşı. Mustafa amcanın annesinin bağışladığı taş. Bunun gözenekleri iri olduğu için, bu yulaf, çavdar, mısır öğütmek için daha çok kullanılmış.”


60 YAŞINDA ARKEOLOJİ EĞİTİMİ ALIYOR
Yaklaşık 6 aydır bu proje için çalıştığını ve benzer birçok projesi olduğunu belirten Dr. Fahrettin Er, “Kafama koyduğum şeyi mutlaka yaparım. Burada yaptığımız Spil ve Beyaz Eczanesi’nin sergisi oluyor. Bunlar benim kızlarım. Her gün bu taşları tanıtan yazıları en az yüz kişi okuyor ve tarihi, kültürü öğreniyor. Yani ben müzeye gitmeyen insanların ayağına müzeyi getirmiş oldum” şeklinde konuştu. Tarihi ve kültürel konulara çok meraklı olduğunu belirten 60 yaşındaki emekli doktor Fahrettin Er, halen Celal Bayar Üniversitesi Arkeoloji üçüncü sınıf öğrencisi olduğunu söyledi. AYŞE NUR BÜYÜK

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorumlar

  • yorum avatar
    Ümit Evran
    23-05-2024 12:53

    Çok doğru bir hamle ve çok yararlı bir çalışma. Candan kutluyorum. Genç kuşakları aydınlatacak, otantik araç ve gereci öğretecek bir proje. Yalnız içime bir kurt düştü, inşallah bunları çalmazlar. Çünkü yazlığımın bahçesinden böyle bir çift taş el değirmeni çalınmıştı. Umarım öyle bir şey olmaz. Tekrar kutluyorum.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!