41,1656 %0,28
47,9415 %0,47
4.666,24 % 1,51
Ara

BANA GÖRE

YAYINLAMA:

14. asırda yaşamış büyük islam alimi, feylasof, mütefekkir, devlet adamı ve tarihçinin o gün yazdığı ilkeler bugünü tarif ediyor.
Mukaddime isimli eseri ile yazın tarihindeki şahikalarda olan yerini koruyan bu şahsiyetin “TOPLUMUN ÇÖKÜŞ BELİRTİLERİ” başlığı altındaki tespitleri sanki bugünü anlatıyor.
İbn-i Haldun, modern tarih yazımının, sosyolojinin ve iktisadın öncülerinden kabul edilen 14. yüzyıl düşünürü, devlet adamı ve büyük alim ve mütefekkir.
Ayrıca İslam aleminde Liberalizm ilkelerini kitaplarında bulunduran ilk Müslüman düşünür olmakla diğer alimlerden ayrılan önemli şahsiyet...
Endülüs yarımadasındaki müslümanlardan olan, en çok da Peygamberimiz (S.A.V.) den etkilenen bu büyük insan Mukaddime isimli eseri ile tarihteki yerini almış mümtaz insan...
Çağında İbn-i Sina İbn-i Rüşt gibi alimlerden etkilenen, felsefi açıdan İmam-ı Gazzali’yi çok seven çok okuyan çok araştıran ve onun izinden gitmeye çalışan bir alim MUKADDİME isimli eseriyle en üst rafta...
İstanbul’da adının verildiği bir özel üniversite de olan bu büyük alim ve mütefekkir “TOPLUMUN ÇÖKÜŞ BELİRTİLERİ” ni şöyle sıralamış...
1- Dayanışmanın yok olması
2- Üretimin zayıflaması
3- Tüketim çılgınlığı
4- Vergiler
5- Liyakatsizlik
6- Adaletsizlik
7- Umutsuzluk
8- Göç’ün hızlanması
9- İblisane kibir ve gurur
10-Gösteriş, Riyakarlık ve Yalakalık.
Baştan başlayalım
Bugün toplumumuzda Kur’an’ın “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın” emrine rağmen, toplumsal dayanışmamızın, dinsel dayanışmamızın, İslam kardeşliği babında “2 milyar Müslümanız” diye övünmemize rağmen varlığını söyleyebilir miyiz?
İki milyar Müslüman 9 milyonluk İsrail’in 22 aydır süren zulmüne ses çıkaramıyor.
Günümüzde dün olduğu gibi “Liberal ekonomilerde belirleyici öge üretimdir.”
Çalışmayan üretmeyen toplumlar sonunda sömürülmeye mahkumdurlar.
Sanayiden tarıma, ekonomiden ihracata üretmeyen bir ülke olduk.
Çiftçi üretmiyor. Tarlasını boş bırakıyor ama devletin nedense verdiği teşvik primini de almayı ihmal etmiyor.
2017 senesinde “Sarı Altın Üzüm” diye bir belgesel yapmıştım. Bir yılımı alan bu çalışmada 2017 de Manisa bölgesinde yetişen Sultaniye cinsi üzümün rekoltesi 550 bin tonmuş... Bu bir sene sonra 400 bin tona pandemiyle birlikte 300 bin ton seviyesine düştü. Bu yıl ise bağlara soğuk vurdu rekolte tüm bölgede 100 bin ton olursa mutlu olacağız.
Ama hala üzümün fiyatı yokluğa rağmen geçen senenin 20 lira fazlası...
Nereden nereye?
Üretmeyen çiftçi TARSİM aracılığıyla sigortanın kendisini kurtaracağını düşünüyor.
Yine de “Üretelim, Üretmeliyim” diyen yok.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat Haziran ayı itibariyle ihracatımızın rekor kırdığını açıkladı.
Yüzde 8 artmış...
Bu devasa imkanları olan ülkeye yeter mi?
Kimse 86 milyonluk bu devasa nüfus daha çok çalışmalı, daha çok üretmeli demiyor.
Kimse vergi vermek istemiyor.
Maliye ise vergi alması gereken yerler yerine küçük esnafın tepesine biniyor.
Dünyada futbolcu kazançlarından vergi almayan tek ülkeyiz.
Galatasaray’ın oyuncusu Osimhen’e teklif yapan İngiliz kulüpleri verecekleri 20 milyon maaşın kendilerinden 41 milyon olarak çıkacağını biliyor.
Türkiye’de ise en çok kazanan futbolcuların gelirleri vergilendirilmiyor.
Madem “Futbolun beşiği İngiltere... Bunu onlar icat etti. Onlar futbolcu gelirlerinden yüzde 48 vergi alırken biz neden almıyoruz?
Biz de bol keseden at... Sarı Çizmeli Mehmet Ağa bir gün ödeyecek.
Dört büyük kulübümüze Bankalar Birliği borçları yönetemedikleri için el koymuştu.
Trabzonspor ve Galatasaray borçlarını ödeyerek bu septomu kapattı.
O dahi aldatmaca.
Borsadaki hisselere sermaye artışı yaptılar, küçük yatırımcının parasını iç ettiler.
Şimdi hepsi Bankalar Birliği borcunu ödeyip oradaki kontrolden çıkmayı istiyor.
Neden?
Eskisi gibi olmak için...
Şimdi bir de “Sponsor” işi uydurdular. Sponsor olan verdiği parayı vergisinden düşüyor. Ama o para vergilendirilmiyor.
Zengin her türlü masrafını şirketinin üzerinden kaydeder, tatil yaptığı yatının parasını bile devletten öderken, “Devlet Malı Deniz Yemeyen domuz ” ilkesini hiç unutmuyorlar.
Devlet vergi alması gereken büyük şirketlerin vergisini affediyor, küçük esnafa gelince “gel uzlaşalım” diyor.
Devlet de bu defa para bulabileceği her yerden vergi tahsilatına girişiyor.
Trafik cezalarının son günlerde bu kadar gündem olmasının sebebi bu...
Özetle;
Her okuyucuma o mübarek insanın 14. asırdaki tespitlerini bir defa daha okumaya ve üzerinde düşünmeye davet ediyorum.
6 asır evvel yaşamış yöneticilik de yapan bir İslam aliminin o günden bugüne ışık tutan bu tespitlerine söyleyecek sözümüz var mı?

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *