Kahraman Türk Ordusunun 30 Ağustos Zaferi’nin 103. yıldönümüne günler kala, Türkiye 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz’un yıldönümü heyecanını yaşıyor. 9 Eylül’de düşmanın Ege Denizi’ne dökülmesi, 18 Eylül’de ise Anadolu’ya terk etmesiyle sonuçlanan Kurtuluş Savaşı’nı “Mustafa Kemal’in Mucize Ordusu” adlı eseriyle kaleme alan Manisalı Yazar Mustafa Uçar, o günleri yeniden anlattı.
Kurtuluş Savaşı’nın son 60 gününde yaşanan acımasız gerçekleri ve çirkinliklerini yaşayanların ağzından, dönemin belgeleriyle destekleyerek kaleme alan Araştırmacı-Yazar Mustafa Uçar, Mustafa Kemal’in Mucize Ordusu adlı kitabında ele aldığı bazı hususları yeniden gündeme getirdi. 17 Ağustos 1922 gecesi Ankara’dan cepheye gizlice yola çıkan Mustafa Kemal ve arkadaşlarının 3 gün boyunca Konya’da kalarak son durumu ve cephe gerisini gözden geçirdiklerini hatırlatan Uçar, “Ordunun silah ve giyim kuşam gibi eksiklikleri yanında 21 Ağustos – 17 Eylül 1921 tarihleri arasında Sakarya’da yapılan çarpışmalar sırasında neredeyse tükenme noktasına gelen cephanesini tamamlaması gerekiyordu. Bu amaçla tüm iç ve dış yardımlardan yararlanıldı” dedi.
FAKİR HALK YÜREĞİNİ ORTAYA KOYDU
Yokluk ve yoksulluk içindeki yeni orduları donatmak için fakir yurttaşların yüreklerini ortaya koyarak Tekâlif-i Harbiye yasasına gerek kalmadan bağış yaptıklarını anlatan Uçar, şunları anlattı: “Tekâlif-i Harbiye (Savaş Vergileri) komisyonundaki 10 emri ordusuna inanan halk hiç tartışmasız yerine getiriyordu. Tekâlifi Milliye (7-8 Ağustos 1921) emirleri diye anılan bu on emrin içeriğini yeni neslin 1920’li yıllarda ulusun içinde bulunduğu yoksulluğun boyutunu daha iyi anlayabilmesi açısından, günümüz Türkçesi ile maddeler halinde açıklayalım. Maddeleri dikkatle okuduğunuzda, fazlasına el konulan, ihtiyaç duyulan nesnelerin birçoğunun 2000’li yıllarda sokaktaki tezgâhlarda bile bulunduğunu hayretle göreceksiniz.
DEĞERİ SONRADAN ÖDENMEK ÜZERE…
Anılan on madde şöyleydi: 1. Her ilçede birer “Tekâlif-i Harbiye” kurulu oluşturuldu. Bu kurullarca toplanan gereçler, ordunun değişik bölümlerine dağıtılacaktır. 2. Yurtta her ev, birer kat çamaşır, birer çift çorap, çarık hazırlayıp bu kurullara verecektir. 3. Tüccar ve halk elinde bulunan çamaşırlık bez, kaput bezi, patiska, pamuk, yıkanmış ve yıkanmamış yün ve tiftik, erkek giysisine elverişli her türlü kışlık ve yazlık kumaş, kalın bez, kösele, taban astarlığı, sarı ve siyah meşin, dikilmiş ve dikilmemiş çarık, potin, demir kundura çivisi, tel çivi, kundura ve saraç ipliği, nallık demir ve yapılmış nal, mıh, yem torbası, yular, belleme, kolan, kaşağı, semer, urganlardan yüzde kırkı, değeri sonradan ödenmek üzere teslim edilecektir. 4. Buğday, saman, un, arpa, fasulye, bulgur, nohut, mercimek ve kasaplık hayvanlar, şeker, gaz, pirinç, sabun, yağ, tuz ve zeytinyağı, çay ve mumların da yüzde kırkı değeri sonra ödenmek üzere teslim edilecektir. 5. Ordu ihtiyaçları için alınan taşıt araçlarından başka, halkın elinde kalan taşıt araçlarıyla ücretsiz ve yüz km kadar uzaklığa ayda bir kere olmak üzere askeri ulaştırma işlerinde çalıştırılması zorunludur.
6. Ordunun yedirilip, giydirilmesine yarayan bütün atıl mal ve malzemelere el konulmuştur.
TÜM MİLLET HAREKETE GEÇTİ
7. Halkın elinde bulunan tüm silah ve cephaneler, üç gün içinde hükümete teslim edilecektir. 8. Benzin, vakum, gres, makine, don yağı, saatçi yağı ve taban yağları, vazelin, otomobil, kamyon lastiği, solüsyon, buji, soğuk tutkal, Fransız tutkalı, telefon makinesi, kablo, pil, çıplak tel, yalıtkan ve bunlara benzer gereçler ve saç yağının yüzde kırkına el konulmuştur. 9. Demirci, marangoz, dökümcü, tesviyeci, saraç, arabacılarla, bunların iş yerlerinin ve iş çıkarma durumlarının; kasatura, kılıç, mızrak ve eyer yapabilecek ustaların adlarıyla, sayıları ve durumları tespit edilecektir. 10. Halkın elinde bulunan dört tekerlekli yaylı araba, at ve öküz arabaları ile kağnı arabalarının bütün donatımı ve hayvanlarıyla birlikte; binek hayvanları, topçeker hayvanlar, katırlar, yük hayvanlarının, deve ve eşeklerin yüzde yirmisine el konulmuştur. Bu yasanın çıkışından sonra geçen birkaç gün içinde bütün ulus, tüm olanaklarıyla, orduya yardım için harekete geçmişti. Yurttaşları, Kemal Paşa’nın sözüne ve hükümetine öyle inanıyordu ki, zor kullanılmasına ve cezalar verilmesine gerek kalmadı. Tüm ulus, ordusu için hiçbir fedakârlıktan kaçınmadı, yüksünmeden, sıkıntılara göğüs gererek istenilenlerin daha fazlasını verebilmek için sanki birbirleriyle yarış ediyorlardı.” HABER MERKEZİ






