2024-2025 U17 Türkiye Şampiyonası, 31 Temmuz’da sona erdi. 77 ilden 139 takımın katıldığı bu büyük organizasyonun şampiyonu Yunusemre Belediyespor oldu. Kulağa hoş geliyor, değil mi? Manisa’mızdan bir takım Türkiye şampiyonu oldu. Büyük bir başarı, gurur verici bir sonuç.
Ama hikayeyi en başından dinlediğinizde, bu başarının sadece bir kupadan ibaret olmadığını göreceksiniz.
Şampiyonluk yolculuğu Manisa’da başladı. Ardından İzmir’de zorlu rakipler geçildi. Çanakkale gibi, bu yaş grubunun yıllardır favorisi olan takımlar geride bırakıldı. Çocuklar, Süreyya’da yemekte ağırlandı. Uşak’ta ise, şampiyon olmaları halinde 20 bin TL prim sözü verildi. Sahada her şeylerini ortaya koyarak kazandılar. O primi de, sonuna kadar hak ettiler.
Ama sonra?
ELİ BOŞ DÖNDÜLER.
Uşak’ta da şampiyon olan çocuklar, yeniden Süreyya’da ağırlandı. Ancak o gece ne prim verildi, ne de yüzleri güldü. "Hesaba bloke konuldu, paramız yok" denildi. Ne acı… Şampiyonluk için ter döken, şehir şehir dolaşan çocuklar, bir kuruşsuz eve gönderildi.
Ama hikaye burada da bitmedi.
Yalova’daki 4’lü finalde önce Kartal Sportif’i, ardından Polatlı Gençlergücü’nü penaltılarla eleyerek Türkiye şampiyonu oldular. Ama o final yolculuğu… Keşke herkesin alkışladığı kadar kolay olsaydı.
Çocuklar tüm maçlara maddi imkansızlıklarla gitti.
Yemek mi? Maç sonraları tribünde yedikleri soğuk sandviçlerle karın doyurdular.
Yanlarında sadece bir antrenör ve bir masör vardı. Hakkını yemeyelim, Uşak’ta kulüp başkanı da eşlik etti.
Ve sonra, çocuklar finale kalınca ne oldu dersiniz?
KIYMETE BİNDiLER.
Final maçı öncesinde çocuklara 10 bin TL prim verildi. Hatta Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı, "Besim Dutlulu adına" sözler verildi. Otelde verilen “final yemeği” ise tavuktu. Çocuklar bu yemekten zehirlenip hastanelik oldu. Maç saatine geldiğinde iki futbolcu hala hastanedeydi.
Ama yine de kazandılar.
KUPA MANİSA’YA GELDİ.
O çocuklar, otelde bir gece dinlenmek yerine, şampiyon oldukları gün yola çıktı. Yorgunlukla döndüler. Ardından öyle bir sahne kuruldu ki, herkes kendine pay biçti. Kupayla sokak sokak dolaşanlar, tebrik mesajları yayınlayanlar, sosyal medyada poz verenler...
Hangi ara bu çocukların yanında oldunuz?
Yok "spor şehriyiz", yok "gençliğe destek veriyoruz". Geçin bunları beyler.
Şehir turu sırasında, ASKF başkanlığına adaylığını koyan birinin, çocuklara zarf içinde yemek parası kadar bir miktar para verdiği; hatta onun da kimine ulaştığı, kimine ulaşmadığı konuşuluyor.
Şimdi herkes kendine şu soruyu sormalı:
BU ŞAMPİYONLUK KİMİN?
Cevap net:
Bu şampiyonluk; sandviçle karnını doyurup, söz verilen primi alamayıp yine de pes etmeyen; sahada teriyle, yüreğiyle, inancıyla mücadele eden o 21 çocuğun ve onların antrenörünün şampiyonluğudur.
Kimse çıkıp da bu kupayı sahiplenecek yüzü bulmasın.
O çocuklar sizin değil, Manisa’nın onurudur.
Ve sizin tutmadığınız sözlerin utancıdır.
Bundan sonrası için tek bir temennimiz var:
O çocukların hayallerini, başarılarını ve emeklerini siyaset malzemesi yapmayın. Onlara söz verdiyseniz, tutun.
Paraysa para, destekse destek…
Ama lütfen, sadece alkışlanmak için değil, emeklerine sahip çıkmak için orada olun.
Çünkü bu çocuklar sizin sevincinizi değil, saygınızı hak ediyor.