Kitaba göre üstü başı perişan, saç sakalı birbirine karışmış, elinde kavalıyla dolaşan “Deli Mıstık”, aslında Selanikli Yüzbaşı Mustafa Tevfik’ti. Salihli’ye özel görevle gönderilen subayın amacı, çok iyi bildiği Rumca sayesinde işgalci Yunan askerlerinden ve yerli Rumlardan bilgi toplayıp, Demirci merkezli Akıncılar aracılığıyla Ankara’ya ulaştırmaktı. Kasaba halkı, Mıstık’ı kısa sürede kanıksamıştı. Çarşı esnafı yemek verir, fırıncı Ahmet usta ise hem ekmek hem de barınacak yer sağlardı. Mıstık’ın meşhur türküsü ise “Ahmet usta baksana, fırını da yaksana, Mıstık acıktı gari, ekmeğini salsana!” sözleriyle hafızalara kazındı. Yunan işgali döneminde ise Mıstık, işgalci askerlerle dostmuş gibi görünerek onların güvenini kazandı. Hatta çoğu zaman Yunan bandosunun önünde kavalıyla yürüyordu. Halk bu duruma içerlese de onun deli olduğuna inanıp sessizce izlemekle yetindi.
İSTİHBARAT İÇİN DELİ ROLÜ YAPMIŞ!
Salihli’nin 5 Eylül 1922’de Yunan işgalinden kurtuluşu sırasında Mıstık ortadan kaybolmuştu. Ancak kurtuluşun hemen ardından yeniden ortaya çıktı. Bu kez üstünde askerî üniformasıyla kendini tanıttı:
“38. Süvari Taburu Yüzbaşı Mustafa Tevfik, görüşlerinize hazırdır Ahmet Ustam!” Yıllarca deli rolü yapan Mustafa Tevfik’in, istihbarat toplamak için bu görevi üstlendiği öğrenildi. Onun hikâyesi, Salihli’nin kurtuluş destanının unutulmaz sayfalarından biri olarak tarihe geçti. Araştırmacı-Yazar Mustafa Uçar, “Mustafa Tevfikler, Fırıncı Ahmet ustalar bize bu hikâyeleri hep anlattılar ama biz masal gibi dinleyip unuttuk. Oysa onlar bu toprakların gerçek kahramanlarıydı” diyerek tarihten ders alınması gerektiğini vurguladı.
HABER: MİNE BADAN
