Japonya, yalnızca teknolojisiyle değil, toplumsal yaşam tarzıyla da dünyanın ilgisini çeken ülkelerden biri. Özellikle evlilik hayatlarına dair alışkanlıkları, birçok kültürde şaşkınlık oluşturuyor. Türkiye’de çoğu zaman birlik ve beraberliğin simgesi olan “aynı yatağı paylaşmak”, Japonya’da bambaşka bir anlam taşıyor. Çünkü Japon evli çiftlerin önemli bir kısmı farklı yataklarda hatta ayrı odalarda uyumayı tercih ediyor.
Anne-Bebek Bağı Öncelikli
Japon kültüründe anneler, bebekleriyle aynı yatağı paylaşmayı oldukça önemli buluyor. Bu, çocuğun güven duygusunu pekiştiren, aile bağlarını güçlendiren bir unsur kabul ediliyor. Böyle bir durumda babalar ya farklı bir yatakta kalıyor ya da kendi odalarına çekiliyor. Dolayısıyla bu alışkanlık, aslında aile içi bağları koruyan bir gelenek olarak görülüyor.
Yoğun İş Temposu Ayrılığı Zorunlu Kılıyor
Japonya’da iş hayatının temposu oldukça yüksek. Çiftler farklı vardiyalarda çalışabiliyor, sabahın erken saatlerinde uyanmak ya da gece geç vakitte eve dönmek zorunda kalabiliyor. Bu durum, eşlerin birbirinin uykusunu bölmemesi için ayrı yatmayı mantıklı hale getiriyor. Alarm sesleri, ışık açıp kapama ya da gece yarısı hareketlilik gibi detaylar, Japonların çok önem verdiği “kesintisiz uyku”ya engel teşkil ediyor.
Mutlu Evliliğin Sırrı: Kendi Alanını Korumak
Türkiye’de ayrı yataklarda uyumak genellikle sorunlu evliliklerin habercisi gibi görülse de Japonya’da bunun tam tersi düşünülüyor. Onlara göre kaliteli uyku, huzurlu evliliğin en önemli parçası. Horlama, uyurken sürekli dönme ya da istemeden çarpma gibi durumların önüne geçmek için ayrı uyumak tercih ediliyor. Böylece çiftler gündüzleri daha enerjik, anlayışlı ve mutlu olabiliyor.
Kültürel Bir Seçim
Bu alışkanlık, Japonların “kişisel alan” anlayışının da bir yansıması. Türk toplumunda garip karşılansa da Japonya’da ayrı uyumak, evliliği zedeleyen değil aksine güçlendiren bir faktör olarak kabul ediliyor.