Manisa
Açık
37°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,4255 %0.1
47,3559 %0.17
4.404,00 % -0,17
Ara

İki Kardeşin Bir Devlet Ettiği: Çağrı Bey ve Tuğrul Bey’in Sırlı Fedakârlığı

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

 

Tarih sahnesinde kimi kardeşler miras için dövüştü, kimi taht için kan döktü. Lakin öyle iki kardeş vardı ki, biri kılıcıyla devleti yüceltirken diğeri siyasetiyle onu kıyamete taşıyacak temelleri attı. Onlar; Anadolu’nun kapılarını İslam’a açan, Selçuklu'nun şanlı izlerini taş devrine değil, cihan devrine nakşeden Çağrı Bey ile Tuğrul Bey’di.

Çağrı Bey, Selçuk’un torunu, savaş meydanlarının yırtıcı arslanıydı. Karahanlılara karşı dimdik durdu, Gaznelilere meydan okudu. Dandanakan’da tarih yazdı. At sırtında geçen ömrü, ümmetin dirilişi içindi. Yaşı büyüktü, tecrübesi derindi, elindeki güç ise sultanlığı dahi sarsacak kudretteydi. Lakin o, nefsinin değil devletin sesini dinledi. Benlik davası gütmeden, “Taht benim hakkım,” demeden ilmi, siyaseti ve feraseti daha baskın olan kardeşi Tuğrul Bey’i Selçuklu tahtına taşıdı.

Bu, öyle sıradan bir ağabey-kardeş ilişkisi değildi. Bu, imparatorlukları kuran, ümmetin kaderine yön veren bir kardeşliğin öyküsüydü.

Tuğrul Bey ise, bu emanetin kıymetini bildi. O tahta çıktığında, sırtında yalnızca bir hükümdarlık cübbesi değil; aynı zamanda Çağrı Bey’in kendisine duyduğu güvenin, itimadın, feragatin yükü vardı. Tuğrul, vezirlerle istişare ederken, içinden hep ağabeyini geçirirdi. Her hamlesinde “Ya Çağrı Bey olmasaydı…” der, kardeşliğin en büyüğünü kalbinde yaşatırdı.

Örnek mi istersin?
1040 yılında Dandanakan Savaşı’nda, Gazneli Mesud’un yüz bin kişilik ordusuna karşı, Çağrı Bey'in kurduğu savaş nizamı zaferin anahtarı olmuştu. Tuğrul Bey ise bu zaferin ardından, ilk defa “Bundan böyle biz, Gaznelilerin yerine geçmişizdir!” diyerek Horasan’da hükümranlığını ilan etti. Ama kardeşini hiçbir zaman unutmadan, “Ben sultan isem, o da sultanların sultanıdır!” diyerek onun hakkını milletin huzurunda teslim etti.

Ve nice yıllar boyunca, Çağrı Bey, Doğu sınırlarını emniyette tutarken, Tuğrul Bey Batı’ya doğru ilerledi. Bu siyasi işbölümü, sadece bir plan değil, bir sadakat nişanesiydi.

Ne taht kavgası çıktı aralarında, ne kardeş kanı aktı. Çünkü onların gönlü tahtın değil, devletin tahtasında; onların yüreği milletin selametindeydi. Bu yüzden, Selçuklu yalnız bir devlet değil, bir ahlak medeniyetiydi.

**

Bugünün dünyasında, her biri bir diğerine üstünlük kurma yarışında olan nice liderlere, devlet adamlarına ve cemiyet önderlerine örnek olsun bu kardeşlik. Çünkü asıl hükümranlık, bir tahta oturmakta değil; bir kardeşini oraya lâyık görüp onun ardında sarsılmaz bir dağ gibi durabilmektedir.

Ve işte bu yüzden;
Tuğrul’un devleti varsa, Çağrı’nın duası vardır.
Tuğrul’un mührü varsa, Çağrı’nın sancağı vardır.
Ve ikisinin beraberliği; Selçuklu’yu bir kervan değil, kıyamete kadar giden bir medeniyet haline getirmiştir.

Selçuklu Sultanı Tuğrul ve Horasan Hakimi Çağrı Bey'e Hürmetle...

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *