Manisa
Açık
32°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,8275 %0,53
47,7702 %0,59
4.414,96 % 0,35
Ara
Manisa Manşet Gazetesi Manisa Haberleri Koray Özgürler: "Yargı kararlarına rağmen, mülakat garabeti ısrarla sürdürülmektedir"

Koray Özgürler: "Yargı kararlarına rağmen, mülakat garabeti ısrarla sürdürülmektedir"

Manisa Türk Eğitim Sen İl Başkanı Koray Özgürler KPSS kapsamında yapılan mülakatların adayların haklarını gasp ettiği ve kaldırılması gerektiği hakkında açıklamalarda bulundu.

Okunma Süresi: 7 dk

Manisa Türk Eğitim Sen İl Başkanı Koray Özgürle KPSS kapsamında yapılan mülakatlar hakkında açıklamalarda bulundu. Açıklamasında mülakatın kaldırılması gerektiğinine değinen Özgürler: "Türk Eğitim Sen olarak yıllardır eğitimin her alanında mülakatın kaldırılması gerektiğini, mülakatın ehliyeti öldürdüğünü, kul hakkını gasp ettiğini, gerek ilk atama gerek görevde yükselme gerekse yönetici atamalarında yazılı sınavın esas alınması gerektiğini söylüyoruz. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı bu akılcı ve gerçekçi talebimize yanıt vermiyor. 2023 KPSS’de ilk 20 bine girmiş olmasına rağmen mülakatta elenen öğretmenlerimizin feryatları devam ediyor. Türk Eğitim Sen olarak bu öğretmenlerimize verdiğimiz hukuki destekler neticesinde maddi hata bulunan işlemlere yönelik iptal ve yürütmeyi durdurma kararları veriliyor. Bu kararlar mağdur öğretmenlerin haklılığını gözler önüne seriyor. MEB’den talebimiz; iptal ve yürütmeyi durdurma kararı verilen işlemlerin mağduriyet yaşayan tüm adaylar için emsal kabul edilmesi ve bu doğrultuda adil bir düzenleme yapılmasıdır. Bu adil düzenleme ise 2023 KPSS’de ilk 20 bine girmiş tüm adayların atamasının gerçekleştirilmesiyle olacaktır. Öte yandan MEB mülakat ısrarından vazgeçmeli, eğitimin tüm alanlarında yazılı sınavı esas alan, hakkaniyete uygun, objektif ve şeffaf bir sistemi hayata geçirmelidir.
2025 yılı sona ermeden en az ücretli öğretmen sayısı kadar atama yapılmalıdır.
“21. Yüzyıl Türkiye ve Türk Asrı olacak” denilmesine rağmen, ne yazık ki bu düstura uygun bir öğretmen atama planlaması yapılmamaktadır. Öğretmen atama sayısının yetersiz kalması nedeniyle, açık, ücretli öğretmenler aracılığıyla kapatılmaya çalışılmaktadır. Sendikamızın tespitlerine göre, 2024-2025 eğitim-öğretim yılında ilimizde ücretli öğretmen sayısı 1500 civarına ulaşmıştır., Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2025-2026 eğitim-öğretim yılı için en az ücretli öğretmen sayısı kadar atama gerçekleştirmesi gerekmektedir. Ayrıca öğretmen atamaları sadece kadrolu olarak yapılmalıdır. Aksi takdirde, yetersiz atama sayıları ve düşük ücretlerle çalışan ücretli öğretmenlerle eğitimde gelişmeyi sağlamak mümkün olmayacaktır.
Proje okulları kaliteli eğitimin merkezi haline getirilmelidir.
Bu eğitim-öğretim yılında proje okullarıyla ilgili ciddi tartışmalar yaşanmış, görevden alınan öğretmen ve yöneticiler için öğrenciler okullarında çeşitli tepki eylemleri gerçekleştirmiştir. Yıllardır dile getirmekten dilimizde tüy bitti; proje okullarına öğretmen ve yöneticilerin keyfi şekilde görevlendirilmesi hak ihlalidir! Bu okullar, birilerinin adeta arka bahçesi haline getirilmiştir.
Belli siyasi ve ideolojik grupların, yapıların, türlü cemiyetlerin rahatça hareket edebildiği bu okullarda liyakat ilkesi yerle yeksan edilmiş; bunun sonucu olarak eğitimde adalet ve güven duygusu ciddi şekilde zedelenmiştir.
Bu noktada atılması gereken adımlar açık ve nettir:
•    Özel program ve proje uygulayan okullar kapsam içinde bırakılarak, proje okullarının sayısı azaltılmalıdır.
•    Proje okullarındaki yönetici atamaları, MEB Yönetici Atama Yönetmeliği’ne tabi olmalıdır.
•    Liyakati esas alan, sınavla yapılan atama usulü mutlaka uygulanmalıdır.
Proje okulları, siyasi, ideolojik, kişisel çıkarların değil; kaliteli, nitelikli eğitimin merkezi haline getirilmelidir.
Aile bütünlüğü sağlanmadan eğitimde başarı olmaz!
Aile bütünlüğünün sağlanması, öğretmenlerimizin etkili ve verimli çalışması açısından büyük önem arz etmektedir. Ne yazık ki her tayin döneminde öğretmenlerimiz belirsizlik nedeniyle büyük bir stres yaşamaktadır. Eş durumu nedeniyle aileleriyle birleşemeyen öğretmenlerimizin motivasyonu azalmakta; akılları ailelerinde kaldığı için mesleki verimlilikleri düşmekte ve bu durum, kaliteli hizmet üretmelerine engel olmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı bu yıl “sıraların çalıştırılması usulü” sistemini uygulamaktadır. Bu kapsamda sıralar 22.05.2025 tarihinde çalıştırılmış, ikinci uygulama ise 12.08.2025 tarihinde yapılacaktır. Ancak, il içi isteğe bağlı yer değiştirme başvurularında sıraların çalıştırılmasına bağlı olarak, iller arası isteğe bağlı yer değiştirme başvurularında kontenjan sayıları düşük görünmektedir. Bu durum, il dışı tayin bekleyen birçok öğretmenimizin mağduriyetine neden olmaktadır. Dolayısıyla 12.08.2025 tarihinden sonra oluşacak boş kontenjanların tamamı ilan edilerek, iller arası yer değiştirme talebinde bulunan öğretmenlerimize ikinci bir başvuru hakkı tanınması büyük önem arz etmektedir. Bu doğrultuda, Türk Eğitim Sen olarak Milli Eğitim Bakanlığı’na yazılı başvuruda bulunduk.
2025 yılı “Aile Yılı” olarak ilan edilmiştir. Aile Yılı da göz önünde bulundurarak, başta eş durumu olmak üzere tüm mazeret tayin talepleri istisnasız karşılanmasını talep ediyoruz. Her tayin döneminde öğretmenlerimizin aynı sorunu yaşamaması için il/ilçe emri hakkı mutlaka getirilmelidir. Aile birliğinin korunması, Anayasamızın 41. maddesi ile güvence altına alınmış temel bir haktır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu anayasal sorumluluğunu yerine getirerek, öğretmenlerimizin yaşadığı mağduriyetleri ivedilikle gidermesi bir zorunluluktur.
Lise eğitimine yönelik her türlü yapısal değişiklik paydaşların ortak aklıyla hayata geçirilmelidir.
Lise eğitiminin süresinin yeniden revize edilmesiyle ilgili tartışmalar gündemdeki yerini korumaktadır. Sendikamız, bu sürecin; öğretmenlerin, akademisyenlerin ve tüm eğitim paydaşlarının geniş katılımıyla, bilimsel veriler ışığında yürütülmesi gerektiğine inanmaktadır. Zira yangından mal kaçırırcasına yapılan her düzenleme, eğitimi karanlığa sürüklemekte; nitelikten, şeffaflıktan ve katılımcılıktan uzak uygulamalar telafisi güç zararlara yol açmaktadır.
Bu noktada, sendikamız konuyla ilgili bir komisyon oluşturarak detaylı analizler yapmaktadır. Bu sürecin ardından konuyla ilgili çalıştay düzenleyerek, hazırlanan raporlarla sürece katkı sunacağız, itirazlarımızı, yapıcı eleştirilerimizi ve somut önerilerimizi karar vericilere ileteceğiz. Talebimiz, lise eğitimine yönelik her türlü değişikliğin; paydaşların ortak aklıyla, bilimsel esaslara dayalı, aceleye getirilmeden ve programlı şekilde hayata geçirilmesidir.
Meslek lisesi memleket meselesi!
Tabi lise eğitimiyle ilgili mesleki eğitimin önemini vurgulamak istiyorum: Bu yıl üniversite sınavına 2 milyon 560 bin öğrenci başvurdu. Geçtiğimiz yıl bu sayı 3 milyon 120 bindi. 12 yıllık zorunlu eğitimi tamamlayan öğrencilerin 17-18 yaşlarında üniversite sınavına girdiği düşünüldüğünde, üniversiteyi kazanamayan gençlerimize o yaşta hangi mesleği kazandırabileceğiz? Üstelik üniversiteyi kazanmak, her zaman iş bulmak anlamına gelmiyor. Üniversiteden mezun olan gençlerin önemli bir kısmı diplomalarıyla iş aramakta ve ne yazık ki iş bulmakta zorlanmaktadır. Tüm bu gerçekler, mesleki eğitimin önemini açıkça ortaya koymaktadır. Eğitimin her kademesinde yönlendirme süreci sağlıklı bir şekilde yürütülmeli; meslek liseleri hem teşvik edilmeli hem de başarılı öğrencilerin bu okulları tercih etmesi desteklenmelidir.
Öte yandan;
•    Mayıs ayında dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 25.092 TL, yoksulluk sınırı ise 81.734 TL’dir. Yıllık enflasyon ise yüzde 35,41 düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu durumda, eğitim çalışanları yoksulluk sınırında maaş almaktadır. Artan enflasyon, hayat pahalılığı ve eriyen ücretler, idarecilerden öğretmenlere, yardımcı personelden memurlara kadar tüm eğitim çalışanlarını olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Bu noktada, çalışanları enflasyonun olumsuz etkilerinden korumak için ek zam yapılması, refah payının kalıcı hale getirilmesi ve enflasyon oranının maaşlara aylık olarak yansıtılması gerekmektedir. Ayrıca, ek ders ücretlerinin %100 oranında artırılması, tüm ilave ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması ve ücretli öğretmenler de dahil olmak üzere tüm öğretmenlere her nöbet görevine karşılık ek ders ücreti verilmesi önemlidir.
•    Her yıl Eğitim-Öğretim Yılı başında sadece öğretmenlere ödenen Öğretim Yılına Hazırlık Ödeneği ayrım yapılmaksızın tüm eğitim çalışanlarına bir asgari ücret tutarında ödenmelidir. Bu, eğitim çalışanlarının motivasyonu açısından büyük önem taşımaktadır.
•    Okullarımızda, memur, hizmetli ve güvenlik görevlisi ihtiyacı çok fazladır. MEB, eğitimde tasarruf yapılamayacağı gerçeğini göz önünde bulundurmalı ve eğitim-öğretim hizmetlerinin daha verimli ve nitelikli bir şekilde yürütülebilmesi için personel ihtiyacını karşılamalıdır. Ayrıca, yardımcı hizmetli personel alımları, işlerin aksatılmaması adına ‘kadrolu’ olarak yapılmalıdır.
Bu minvalde bir yıl boyunca özveriyle görev yapan öğretmenlerimiz başta olmak üzere tüm kıymetli eğitim çalışanlarımıza ve öğrencilerimize mutlu bir tatil dönemi diliyoruz. Ayrıca bu hafta sonu yapılacak Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nda ter dökecek öğrencilerimize başarılar diliyoruz" ifadelerinde bulundu.

 

KAYNAK: HABER MERKEZİ

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *