Artemis Tapınağı’nın güneydoğu köşesinde yer alan ve Hıristiyan cemaati tarafından İncil’de adı geçen yedi kiliseden biri olarak kabul edilen tuğla şapelin günümüzde de ziyaret edildiğini hatırlatan Mustafa Uçar, “MS 400 civarında yapılan bu yapı bir Ortodoks Hıristiyan kilisesidir. Zamanla bir piskopos atanarak şehir dinsel merkez haline getirildi” dedi. Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasıyla birlikte Sardes’in Doğu Roma yani Bizans egemenliğine geçtiğini belirten Uçar, Bizanslıların kentin eski görkemine saygı duyarak bazı yeni yapılar inşa ettiğini söyledi.

7 BÜYÜK KİLİSEDEN BİRİ BURADA
Sardes Kilisesinin, İncil’de adı geçen yedi kiliseden biri olarak anıldığına işaret eden Uçar, Aziz Yuhanna tarafından yazıldığı kabul edilen mektupta, Sardes cemaatinin “Senin yaptıklarını biliyorum. Yaşayan topluluk olarak ad yapmışsın ama ölüsün. Uyan! Geriye kalan ve ölmek üzere olan şeyleri güçlendir…” şeklinde uyarıldığını anlattı. Mektupta, Sardes’te güçlü bir Yahudi topluluğunun varlığına dikkat çekilirken, kentin altın zenginliğiyle övünmesine rağmen inanç konusunda zayıflık gösterdiği belirtiliyor.

DEPREMDEN SONRA ÖNEMİNİ YİTİRDİ
Uçar, Sardes’in tarihsel süreçte yaşadığı ekonomik gerilemeye de dikkat çekti. Buna göre, ticaret yollarının değişmesiyle birlikte Kral Yolu üzerindeki kent zamanla önemini yitirdi. Tarım ve hayvancılıkla geçinen halk, ekonomik çöküşle birlikte kıyı kentlerine göç etmeye başladı. 6. yüzyılda yaşanan veba salgını da kent nüfusunda büyük kayıplara yol açtı. Baskı ve zulüm politikalarıyla birlikte bölgede eşkıyalık ve talan olayları arttı. Anlatımlara göre Sardes, Bizans döneminde birçok büyük deprem yaşadı. En yıkıcı olanı ise MS 17 yılında meydana geldi. Ünlü Romalı tarihçi Tacitus, bu depremin ön Asya’da 12 büyük şehri yok ettiğini, Sardes’in en çok zarar gören şehir olduğunu aktarıyor.
HABER: HABER MERKEZİ