41,9094 %0,52
48,8706 %0,83
5.727,34 % -1,65
Ara

AFT: MODERN YAŞAMIN AĞIZ İÇİNDEKİ SESSİZ İSYANI

YAYINLAMA:

Günlük hayatın koşuşturmacası içinde birdenbire karşılaştığımız o küçük, beyaz leke; yemek yemeyi, konuşmayı, hatta gülmeyi bile ıstıraba dönüştüren bir noktacık... Aft. Pek çoğumuzun tanıdığı bu can sıkıcı misafir, aslında vücudumuzun verdiği önemli bir tepkinin habercisi olabilir.

Aft, ağız içinde dil, yanak, dudak iç kısımları, damak veya diş etlerinde ortaya çıkan, kenarları kırmızı, ortası beyaz veya sarımtırak renkte ağrılı ülserlerdir. Tıbbi literatürde "aftöz ülser" olarak adlandırılan bu yaralar, toplumun yaklaşık %20'inde görülür ve kadınlarda erkeklere oranla daha sık rastlanır. En önemli özelliklerinden biri bulaşıcı olmamalarıdır.

Aftları üç ana kategoride sınıflandırabiliriz:

Çapı 1 cm'den küçük ve genellikle 1-2 hafta içinde iz bırakmadan iyileşen

Çapı 1 cm'den büyük, daha derin ve ağrılı, İyileşmesi 2-6 hafta sürebilen ve iz bırakma olasılığı yüksek

Nadir görülen ve  çok sayıda küçük ülserin gruplar halinde ortaya çıkmasıyla karakterize olmak üzere

Aft oluşumunun kesin nedeni henüz tam olarak aydınlatılamamış olsa da, tetikleyici faktörler oldukça çeşitlidir:

Bağışıklık Sistemindeki Dalgalanmalar: Stres, yorgunluk, mevsim geçişleri bağışıklık sistemini zayıflatarak aft oluşumuna zemin hazırlayabilir.

Vitamin ve Mineral Eksiklikleri: Demir, B12 vitamini, folik asit ve çinko eksiklikleri aftlarla doğrudan ilişkilidir.

Travmalar: Yanak veya dudak ısırma, sert yiyecekler, kırık dişler veya protezler ağız içinde tahrişe neden olabilir.

Besin Hassasiyetleri: Asitli, baharatlı gıdalar ve gluten içeren besinler bazı bireylerde aft oluşumunu tetikleyebilir.

Hormonal Değişiklikler: Özellikle kadınlarda adet dönemi, ergenlik veya hamilelik gibi hormonal dalgalanmaların yaşandığı dönemlerde aft sıklığı artabilir.

Sistemik Hastalıklar: Çölyak, Behçet hastalığı veya inflamatuar bağırsak hastalıkları gibi durumlar sıklıkla tekrarlayan aftlarla kendini gösterebilir.

Aftlara Elveda Demek Mümkün mü?

Aft oluşumunu tamamen engellemek her zaman mümkün olmasa da, alınabilecek bazı önlemlerle sıklıklarını ve şiddetini azaltmak elimizde:

 

1. Beslenme Alışkanlıklarınızı Gözden Geçirin

Tahrişe neden olabilecek aşırı sıcak, sert, asitli veya baharatlı gıdalardan mümkün olduğunca kaçının. Vücudunuzun hangi gıdalara hassasiyet gösterdiğini gözlemleyin ve bu gıdaları tüketirken dikkatli olun.

2. Ağız Hijyenine Özen Gösterin

Sert diş fırçaları ve ağız içinde tahrişe neden olabilecek temizlik alışkanlıklarından kaçının. Doğal içerikli diş macunları tercih edin.

3. Stres Yönetimini Öğrenin

Stresin aft oluşumundaki rolü yadsınamaz. Günlük hayatınızda meditasyon, nefes egzersizleri veya sevdiğiniz aktivitelere zaman ayırarak stres seviyenizi yönetmeye çalışın.

4. Vitamin ve Mineral Dengesini Koruyun

Düzenli kan testleriyle vitamin ve mineral seviyelerinizi kontrol ettirin. Özellikle B12, demir, folik asit ve çinko değerlerinizin normal sınırlar içinde olmasına özen gösterin.

5. Farkındalık  Geliştirin

Vücudunuzu tanıyın. Aft öncesinde o bölgede karıncalanma veya yanma hissi yaşıyorsanız, hemen önlem alarak aftın şiddetini azaltabilir veya oluşumunu engelleyebilirsiniz.

 

Aftlar genellikle zararsız olsa da, bazı durumlarda tıbbi yardım almak gerekebilir:

· 2-3 haftadan uzun süredir iyileşmeyen aftlar

· Alışılmadık derecede büyük veya ağrılı yaralar

· Yılda üçten fazla tekrarlayan aft atakları

· Ateş, ishal veya deri döküntüleri gibi ek belirtilerin eşlik etmesi

· Yutma güçlüğüne neden olacak kadar çok sayıda aft çıkması durumunda hekimden yardım alınmalıdır.

 

Unutmayın, aftlar bazen vücudunuzun size gönderdiği bir uyarı işareti olabilir. Onları dinlemek, daha sağlıklı bir yaşam sürmenizin anahtarı olabilir.

 

Sağlıkla kalın.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *