Akaryakıt zamları = Her şeye ek zam

Yüksek enflasyon ile boğuşan Türkiye’de alım gücünü arttırmaya yönelik birçok hamle yapılsa da bu tam başarılı olmuyor.

Doların dalgalanması ve buna bağlı akaryakıt fiyatlarındaki değişkenlikler her sektörü etkiliyor.

Her ne kadar emekli, memur ve asgari ücret zamları fazla olsa da dış etkenlerle bu para ilk aydan erimeye başlıyor.

Akaryakıt her zaman olduğu gibi girdi maliyetlerinin başında yer alıyor.

Üerticinin ilk olarak hesapladığı kalem akaryakıt.

Tabii aracı olan komisyoncular da akaryakıt fiyatlarını hesaplıyor.

Bu da ürünün raflara, tezgahlara gelene kadar pahalılanması demek.

Araç sahipleri her akaryakıt alımında daha yüksek fiyatlar ödüyor.

Gıda enflasyonunun yüksek olduğunu görüyor ve biliyoruz.

Resmi enflasyona ise vatandaşların tepkileri bir hayli yüksek.

Temel ihtiyaç ürünlerine gelen zamlar, ilk altı ayda yüzde 150'lere kadar dayanıyor.

Her ne kadar ucuz diye gidilen zincir marketlere denetimler yapılsa da zamlara engel olunamıyor.

Bir ara fahiş fiyatlar gündemdeydi.

Bu durum denetimlerle azaldı.

Fakat şimdi ise gerçekleşmesi engellenemeyen zamlar var.

Tıpkı akaryakıt gibi.

Bu da o ay içerisinde hesapları bozacak cinsten.

Yani bu da beklenmedik bir durum olduğu için bize yansıyan ek bir enflasyon.

Çünkü belki 1 yıl sonra yapılması beklenen zam bir günde yapılıyor.

Kısa vadedeki çözüm akaryakıt fiyatlarını sabit tutmak.

Ya da bu oranların piyasaya yansımaması için vergi alınmaması gerekiyor.

Orta ve uzun vadedeki hamlelerin geç kalınmadan uygulanması gerekiyor.

Akaryakıtın bu oranlarda daha da yükselmesi demek enflasyonun da yükselmesi demektir.