Allah’ı sevmek mi, Allah’tan korkmak mı?

Hangisi Allah’ı daha iyi tanımlar? Korku mu, sevgi mi?
Geleneksel toplumlarda insanoğlu korku ile terbiye edilmeye çalışıldığı için büyüklerimizden, yaptığımız yanlış bir iş karşılığında “Allah’ı sevmez misin?” yerine “Allah’tan korkmaz mısın?” tepkisiyle karşılaşırız.
Oysaki rahmeti ve kudreti sonsuz olan Allah’tan korktuğumuz için değil; ona olan sevgimizin, bağlılığımızın bir gereği olarak onun emirlerinden çıkmamalıyız.
Orta yaşlı olanlarımızdan bazıları, eski hocaların veya dini yönüyle tanınan insanların kimi zaman şiddet veya korku içeren tavırlarıyla karşılaşmışlardır. Çocukları sözde terbiye etmek amacıyla ortaya konan bu tutum ve davranışlar çoğu kez ters bir etki oluşturmuş, dine ısınması istenen nice insan bu nedenlerle dine mesafeli hale gelmiştir.
Allah, Kur’an-ı Kerim’de insanoğlunu mükafatlandırmaktan ve cezalandırmaktan bahseder ancak sonsuz rahmet ve merhamet sahibi olduğunu anlatır, affedici olduğunu vurgular. Başka şey için değil sadece kendi rızasının kazanılması için ibadet ve güzel işler yapılmasını ister.
Dini eğitimin temeli olan ‘sevdirme’, Peygamber Efendimiz’in hayatında da çok sık şekilde karşımıza çıkar. O korku değil, sevgi peygamberidir. “Sevdiriniz, nefret ettirmeyiniz. Müjdeleyiniz, korkutmayınız” hadisi şerifi, onun hayatını ve düşüncesini en iyi şekilde ortaya koymaktadır.