Manisa
08 May, 2024, Wednesday
  • DOLAR
    32.26
  • EURO
    34.70
  • ALTIN
    2403.2
  • BIST
    10260.35
  • BTC
    62280.57$

AQUAMAN AND THE LAST KİNGDOM

10 January 2024, Wednesday 12:56

Marvel ve DC filmleri zirve dönemlerini 2010-2019 yılları arasında yaşadılar.  Burada elbette ki Kevin Feige, Robert Downey JR, Scarlett Johansson gibi sevilen isimlerin etkisinden de söz etmek gerekir. Kevin Feige, bu işin beyin takımı olurken görünürdeki popüler ve başarılı oyuncular ise bu uzun soluklu maratona eşlik edebildiler. Hatta o kadar ki -maraton lafının hakkını vermek lazım- bazı oyuncular başka devam filmlerini dahi devam ettiremediler, geciktirdiler. Bunun ise bir sebebi vardı. Her yıl ardı ardına film çıkaran Marvel Studios ile imzaladıkları kontrat gereği kendilerini bir tarikata girmekle eşdeğer görenler bile oldu.

Her ne olduysa 2020 yılında başımıza gelen peşi sıra olaylarla beraber Marvel da biraz gözden düşmeye daha az izlenmeye başladı. Birkaç başarılı filmi çıkardığımızda hayranlar ve eleştirmenlerin pek takdir ettiği iş çıkmadı.

Bu yazı bir Marvel Tarihi denemesi değil. Fakat bu yarı Atlantisli, yarı dünyalı adamın eleştirmenler tarafından çok kötü olarak nitelendirilmesini de anlamak için bu girizgah son derece değerliydi.

Bugün geldiğimiz noktada artık çizgi roman filmlerinin gişede olağanüstü bir başarı elde etmediklerini görüyoruz. Aquaman’dan bir ay önce vizyona giren The Marvels tam da beklediğim gibi gişede en net ifadeyle çuvalladı. Senaristlerin grevini de eklemekle birlikte pek çok Marvel filminin geciktirildiğini de unutmamak lazım.

 

Tam da bu bilgiler ışığında diyebiliriz ki, çizgi roman filmlerinin giderek daha az izlendiği dönemde hem gişede, hem de film eleştirmenleri nezdinde pek de ciddiye alınmayan, Amber Heard faktörüyle de nice tartışmalara konu olan Aquaman ve Kayıp Krallık filmi 2023 yılının kıyıda köşede kalmış filmlerinden biri oldu. YouTube üzerinde sürekli bu konuları ele alan yorumcular dahi film hakkında adam akıllı inceleme çekmemişler. Bu noktada çizgi roman filmlerindeki düşüş etkili olmakla beraber filmin çeşitli sebeplerden ötürü sürekli geciktirildiğini de hatırlamak lazım.

 

Film başladığında Aquaman’ın aile saadeti eşliğinde kameralara merhaba dediğini görüyoruz. Bebeği ve babasıyla birlikte bir akşam vakti geçiren Arthur, yeni bir tehdit ile karşı karşıya kalıyor. Atlantis krallığı payesinin hakkını veremeyen Arthur, karşısındaki konsey tarafından envai çeşit eleştiriye maruz kalıyor. İki farklı dünya arasında sıkışan ve yeryüzünün su altını öğrenmesini isteyen Arthur, artan tehditler ve krizleri yönetmek için daha önceden kimsenin denemediği formülleri denemek istiyor. Bu kapsamda geçen filmin kötü adamı olan kardeşini esaret altında bıraktıkları yerden değişik bir canlı(?) ile birlikte kaçırmaya gidiyorlar. İlk filmdeki haşmetli ve Arthur’u yenen Ocean Master ise bu sefer saçla sakalı makarna yapmış kendine. Rezil ve pespaye bir halde. Başrolümüz kötülük yapmış kardeşinden yardım ve talep istiyor…

Bu tanıdık geldi mi?

Thor ve Loki ilişkisinin 2023 hali mi yoksa?

Evet, tam da o. Hatta filmin bir kısmında Arthur kardeşine yönelip, ‘’Tamam Loki’’ diyor. Beraber denizaltındaki düşmanları başarılı bir şekilde alt eden iki kardeş en sonunda mutlu mesut bir şekilde hanelerine dönüyorlar ve Aquaman -yine bir Marvel göndermesi sezinler gibi- Aquaman, Birleşmiş Milletler çatısında altan bir konuşma yapıyor ve kimliklerini açık açık ifade ediyor.

Film teknik olarak Avatar’ın son filmini aratmıyor. Aksiyon sahneleri son derece eğlenceli. Hikayede bazı aksaklıklar ve kusurlar olsa da film bu türü sevenlerin haz alacağı türden bir iş.

 

Bütün bunlar ışığında Aquaman serisinin devam filmi benim keyif aldığım, bir haftasonu akşamında izlenebilecek eğlenceli bir film olarak hafızamda hoş bir hatıra olarak kalacak.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.