Berat Kandili ve üçüncü cemre

Dün iki güzel duyguyu bir arada yaşadık.

Peygamber Efendimiz'in "Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecir doğana kadar, ‘Yok mu benden af isteyen onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir musibete uğrayan ona âfiyet vereyim." diye müjdelediği Berat Kandili'ni idrak ettik.

Bin aydan daha hayırlı Kadir Gecesi'ni içinde barındıran Ramazan ayının müjdecisi olan Berat Kandili'nde ellerimizi semaya açarak dualar ettik Rabb'imize; tüm inananlar için.

Bir ay öncesinde yaşadığımız deprem felaketinde kaybettiğimiz on binlerce kardeşimize rahmet, geride kalan milyonlarca deprem mağduru vatandaşımıza kolaylık diledik.

Ülkemiz ve milletimiz için huzur, refah ve kardeşlik niyaz ettik Allah'tan. Herkes için güzellikler istedik...

Diğer yandan dün 20 Şubat'ta başlayan ve birer hafta arayla havaya, suya ve toprağa düştüğüne inanılan cemre sevincini yaşadık. Sadece mevsimsel bir bahar değil, her anlamda dünyanın güzelliklerle yenilenmesini, insanlığın huzurla, barışla, kardeşlikle yoğrulmasını diledik.

Sadece kendimiz, ailemiz, çevremiz, ülkemiz için değil; tüm insanlık için ettik dualarımızı. Darda kalmış herkese ferahlık, hasta olan herkese şifa, sıkıntı yaşayan herkese saadet istedik Yüce Yaratıcı'dan.

Bir kısmımız kendini muhasebeye çekti bu gece, bir kısmımız günahlarına ağladı. Bir kısmımız ideal insan olma yolunda bir kez daha söz verdi Allah'a.

Ebedi dünyada beraatimize vesile olması duasıyla idrak ettik Berat Kandilini ve insanlığa kalıcı bir baharı getirmesi umuduyla karşıladık toprağa düşen cemreyi...