BETA TALASEMİ HASTALIĞINDA BESLENME ÖNEMLİ
24 October 2022, Monday 16:12Özellikle Akdeniz ülkelerinde ve ülkemizde de önemli bir sorun olan Beta Talasemi’ nin bilinen yaygın adı Akdeniz Anemisi’dir. Türk Hematoloji Derneği’nin (THD) bildirisine göre ülkemizde yaklaşık olarak 1.300.000 talasemi taşıyıcısı ve 4.500 kadar talasemi hastası var. Genetik faktörlerle nesillerden nesillere aktarılabilen bir tür kansızlık hastalığı olan Talasemi çoğu zaman demir eksikliği anemisi ile karıştırılabilir. Anne yada babadan birinde bu hastalığın olması hastalığı oluşturmaz ancak hem anne hem babadan gelen hastalıklı gen varlığında oluşur. Aksi durumda doğacak bebeklerin taşıyıcı olma ihtimali bulunur.
Birden fazla türü bulunan bu kalıtsal hastalığı olan bireyler yaşamları boyunca boyu her 3-4 haftada bir kan desteği almak durumunda olabilirler. Kan nakilleri ve bağırsaktan demir emilimlerinin düzenli ve tekrarlı olması sonucu bu hastalarda aşırı demir yüklenmesine sebebiyet verebilir. Vücutta serbest radikal seviyelerinin artmasına neden olabilen aşırı demir yüklemesi hastalarda oksidatif stresi(mevcut antioksidan savunma sistemi besinlerin oksijen kullanarak enerjiye dönüştüğü esnada meydana gelen moleküllerin etkisini tamamen önleyemediği durumlar)arttırır. Dolayısıyla antioksidan ajanlara (E ve C vitaminleri gibi) normal bireylerden daha çok ihtiyaç duyarlar.
Bu nedenlere Beta Talasemi hastalarının beslenme şekilleri oldukça önemlidir. Nakil edilen kanlar dolayısıyla demir birikmesi ve bağırsaklardan emilen demir miktarının artması nedeniyle bu hastalara demir mineralinden zengin bir beslenme önerilmez. Demirden fakir, yeterli kalsiyum ve vitamin içeren bir beslenme programı planlanır.Dikkat edilmesi gereken başka bir nokta bunun talasemi taşıyıcıları için geçerli olmamasıdır. Talasemi hastalarının aksine talasemi taşıyıcılarında vücut gereksinimi arttığında demir eksikliği anemisi de kendini gösterebilir.
Dolayısıyla bu hastalara özellikle hem-demir bakımından zengin olan et, balık, bazı kümes hayvanları, hindi, karaciğer ve böbrek gibi hayvansal besinler sınırlandırılır. Protein gereksinimi daha çok bitkisel kaynaklardan sağlanır.
Demir emilimini azalttığı bilinen süt, peynir ve yoğurt gibi süt ürünleri düzenli ve yeterli tüketimi sağlanır. Bu aynı zamanda hastanın kalsiyum alımını da destek olur. Buğday, mısır, yulaf, pirinç gibi tahıllar ve fasulye, mercimek, bezelye gibi baklagiller günlük beslenmeye çokça eklenmelidir.
C vitaminin demir emilimini artırdığı biliniyor dolayısıyla yemek sırasında veya yemekten hemen sonra C vitamini bakımından zengin meyve ve sebze (özellikle narenciye, domates, maydonoz, pırasa, dereotu, karnabahar, dolmalık biber) tüketmemeye dikkat etmek gerekiyor. Ancak antioksidan özelliğinden yararlanabilmek için mutlaka öğün aralarında yeterince tüketilebilir.
Vücutta oluşabilecek hücre hasarını azaltma üzerindeki etkisi nedeniyle, E vitamini içeren şeftali ve kuşkonmaz , lahana, hayvansal yağ, ayçiçeği yağı, zeytin, mısır, yer fıstığı, fındık, badem ve ceviz gibi besinlerin düzenli tüketimi sağlığınızın korunmasında destek olur.
Şifa ile kalın…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.