Manisa
09 May, 2024, Thursday
  • DOLAR
    32.32
  • EURO
    34.81
  • ALTIN
    2399.6
  • BIST
    10247.75
  • BTC
    61520.005$

BİR KENTİ TANIMLAMAK

11 April 2023, Tuesday 15:31

 

 

           Bir kenti tanımlarken kenti, onu diğerlerinden ayıran en önemli etmen olan kent kimliğinden bağımsız düşünmeden değerlendirmek gereklidir. Kent kimliği, her kentin kendi fiziksel, kültürel, sosyo-ekonomik ve tarihsel sürecinde şekillenen, bünyesinde barındırdığı kimselerin yaşam biçimlerince oluşturduğu, değişen kent formuna göre kendisini güncelleyen, geçmişten geleceğe uzanan çok yönlü bir bütünlüktür. Kent fiziksel ve kültürel bir mekân bağlamında düşünüldüğünde, ona kimliğini kazandıran unsurların da çok yönlü olduğu anlaşılır. Kent kimliği, bir kentin kendine has tarihsel, siyasal, sosyal ve ekonomik gelişim sürecinde oluşan bir olgu olarak kent kültürü ile yakından ilgilidir. Düşüncelerimi somutlaştırmaya çalıştığım yazılarımda Manisa’nın bir kimliğe sahip olması, kimliğinin diğer kentlerden özgün mekânsal yapıların etkisiyle kazanmasının önemini sürekli belirttim. Kente hem fiziki hem de soyut açıdan kimliğini kazandıran etmenlerin birçoğu, doğrudan o kentin tarihi ve kültürel yapısı ile ilgilidir. Tarihsel süreci Yirmi altı bin yıl öncesinden başlayan medeniyetler kenti Manisa’nın tarihi birikimi ve çeşitliliği kentin gerçek kimliğini oluşturmaktadır.  Binlerce yılda birikmiş olan soyut ve somut kültürel mirasa sahip Ege coğrafyasının zengin şehri Manisa’da kentin kültür çeşitliliğini, insanlığın ortak mirası olarak algılamak, benimsemek, sahiplenmek, paylaşmak ve geleceğe doğru kültür ve sanat politikalarıyla toplumsal duyarlılık oluşturmak, kültür bilincini geliştirmek kent ve kentliyi bütünleştirecektir.

            Bu kadar uzun girizgahtan sonra kendimize sormamız gereken ama “sorma hakkımız” bulunmayan bir sorum var. Manisa hangi kimliğe sahip?

           Kent kimliği dendiğinde modern çağın geniş imkânları, yapılı çevre, şık giyimli insanlar, yüksek binalar, caddeler, arabalar, mağazalar, iş merkezleri… Acaba bunlar kentin kimliğini tanımlamak için  yeterli midir?

         Bir kenti tanımlarken “Yaratıcı Kent” kavramının Manisa için kullanmanın uygun olabileceğini düşünüyorum. Her bölgesinde farklı tarım ürünü, geleneksel dokuyu sürdüren el sanatları ve coğrafi işaret alan geleneksel mutfak ürünü ve tarım ürünleri olan Üzüm, Kiraz, Zeytin, Kavunu, turizm başlığı altında Kybele ve Niobe, Lidya Kral Mezarları, Sardes Antik Kenti, Artemis Tapınağı, Aigai Antik Kenti, Philedelphia St. Jean Kilisesi, Thyateira kilisesi, Yoğurtçu Kalesi, Manisa Ulu Camii, Muradiye Camii Külliyesi, Kurşunlu Han, Yeni Han, Hafsa Sultan Camii, Manisa Mevlevihanesi, Şifahane, Saray-ı Amire’den günümüze kalan tek yapı Fatih Kulesi, Manisa Tarzanı, doğal güzellikleri ile Spil dağı Milli Parkı, Kurşunlu kaplıcaları, Salihli- Kula Jeoparkı, Kula Peri Bacaları, Adala Hermos Kanyonu, Divlit Yanardağı…

         Yaratıcı kentler yaklaşımı ile var olan kültürel çeşitliliğin kentin kimliğini oluşturmasında yaşayan kültürel miras ana kaynaklardan biri olarak değerlendirilir. Türkiye’de kentlerin ana imgeleri genellikle doğal, tarihi ve yaşayan kültürel unsurlarından oluştuğunu söyleyebiliriz. Bu imgelerin çok kere sanatsal tasarımlarla etkinlikleri ve çekicilikleri arttırılmadan doğal haliyle değerlendirildiği görüyoruz. “Erciyes Dağı (Kayseri), Pamukkale (Denizli), pamuk (Adana), fındık (Giresun), muz (Anamur), Selimiye Cami (Edirne), Truva Atı (Çanakkale), Van Gölü, gül (Isparta), kayısı (Malatya), saat kulesi (İzmir), Mevlâna (Konya)” bu türden kent imgelerinden bazılarıdır. Aslında yaratıcı kentler yaklaşımının özünü de bu türden kentsel değer (imge vb.), dolayısıyla kentsel imge, kimlik ve marka yaratma meydana getirmektedir.

      UNESCO tarafından 2004 yılında kurulan Yaratıcı Kentler Ağı ile “edebiyat, film, müzik, zanaat ve halk sanatı, tasarım, gastronomi ve medya sanatları” başlıkları altında kümelenen farklı ülkelerin yaratıcı kentleri arasında bilgi ve deneyim paylaşımının gerçekleştirilmesi amaçlanarak 246 yaratıcı kent ağa dahil edilmiştir. Edinburg, Seattle, Krakow, Milan, Melbourne, Bağdat, Heidelberg, Barselona, Prag, Dublin ve Manchester “Edebiyat” alanında yaratıcı kentlerden bazıları, “Tasarım” alanında Seul, Pekin, Graz, Wuhan, Bakü, Bilbao, Montreal, Mexico City, Dubai, Torino, Buenos Aires ve Detroit gibi kentler yer alıyor.

        Yaklaşık 10 yıllık bir gecikmeyle 2015 yılından itibaren Türkiye’den de kentler bu ağa dahil edilmeye başlanmıştır. Türkiye’de Batı tarzı yaratıcı kentlerden çok “kendini yaratan kentlerin” bulunduğunu belirtmekte yarar var. “Gaziantep- gastronomi (2015), Hatay- gastronomi (2017), İstanbul- tasarım (2017), Kütahya zanaat ve halk sanatı (2017), Afyonkarahisar- gastronomi (2019) ve Kırşehir- müzik (2019)” UNESCO’nun Yaratıcı Kentler Ağı’na dahil edildi. Nitekim Türkiye’den ağa katılan kentlerin temel gerekçeleri arasında ilgili festival, şenlik ve kutlamaların gösterildiği belirtiliyor.

      Ezcümle; Yaratıcı kent yaklaşımlarının sadece kent merkezi dikkate alınarak oluşturulmadığı, farkındalık veya kentin bütün yerleşimlerini eşit değerde önemseyen bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesi yaratıcı kent politikalarının ve projelerinin başarısını arttıracaktır.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.