Manisa
09 May, 2024, Thursday
  • DOLAR
    32.27
  • EURO
    34.94
  • ALTIN
    2395.5
  • BIST
    10247.75
  • BTC
    61656.52$

DEPRESYONUN   BESLENME İLE İLİŞKİSİ VAR MI ? 

26 February 2022, Saturday 10:15

Psikiyatrik hastalıklar arasında en yaygın olarak görülen hastalıklardan biri olan depresyon Dünya genelinde tüm yaş gruplarını etkilemektedir. Depresyon yakın zamanda önemli bir halk sağlığı sorunu olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), dünya çapında en acil sağlık sorunlarını sıraladığı listede depresyonu 4.sıraya koymuştur. Özellikle kadınların depresyondan erkeklere göre daha fazla etkilendiği belirtilmiştir. 

Tedavi edilebilir bir hastalık olan depresyonun  ilaç tedavisi ile birlikte psikoterapi destekleyen bireye   beslenme tedavisinin uygulanması ayrı önem taşımaktadır. Özellikle son yıllarda depresyonla ilişkilendirilen beslenme yetersizlikleri ve aynı zamanda depresyondan korunmada ve tedavide etkin olan bazı mikro ve makro besin ögeleri, vitamin ve minerallerin  varlığı dikkat çekicidir. 

Depresyon ve beslenme aslında birbirlerini karşılıklı etkileyen unsurlardır. Depresyon bireylerin besin alımını(iştah yada iştahsızlık)etkilerken, besin alımı da depresyon riskini etkilemektedir. İştah durumunun etkilenmesi ile buna bağlı olarak bireylerde vücut ağırlık artışı veya kaybı görülmektedir. Epidemiyolojik çalışmalara bakıldığında mikro ve makro besin ögelerinin tüketimiyle depresyon arasındaki ilişkide özellikle  folat, tiamin, magnezyum ve omega-3 yağ asidi gibi mikro besin ögelerinin düzeyinde yetersizlik olduğu görülmektedir. 

Geleneksel diyet alışkanlığı dediğimiz yani, sebze, meyve, et, balık ve tam tahıl tüketimiyle major depresyon ile negatif ilişkisi bulunurken, batı diyeti olarak adlandırdığımız  işlenmiş veya kızartılmış besinler, rafine tahıllar ve şekerli ürünlerle beslenmede depresif belirtiler arasında pozitif ilişki bulunmuştur. Yani bu durum batı tarzı beslenen kişilerin depresyon riskinin daha yüksek olduğunu göstermektedir. 

Yapılan çeşitli çalışmalarda düşük D vitamini düzeyleriyle depresyon arasında da ilişki olduğu belirtilmiştir. Serum D vitamini seviyeleri düşük bireylerde bir yıl boyunca D vitamini takviyesi yapılmış ve çalışmanın sonucunda destek yapılan bireylerin depresyon düzeylerinin daha düşük olduğu belirtilmiştir. Bu yüzden bireylerde D vitamini taraması mutlaka yapılmalı ve gerekiyorsa destek alınmalıdır. Aynı zamanda bol bol güneş ışığından faydalanılmalıdır. D vitaminin yanı sıra araştırmalar Demir yetersizliği olan bireylerde de depresyon sıklığının belirgin şekilde daha yüksek olduğunu belirtmektedir.  

Depresyon düşük serum serotonin düzeyiyle ilişkili bir durumdur. Serotoninin triptofandan sentezlenir,bunun için beslenmenizde hindi eti,muz ve çiğ kabak çekirdeğine yer verin. Yeterli B6 vitamini, C vitamini, folat, kalsiyum ve magnezyum alımı serotonin üretimi için gereklidir. Dolayısıyla dengeli beslenmenin önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır. B grubu besinlerin iyi kaynağı olan tam tahıllı besinler, folat, çinko ve magnezyumun iyi kaynağı olan yeşil yapraklı sebzeler, kurubaklagiller ve yağlı tohumlar, omega-3 yağ asitlerinin iyi kaynağı olan balık ve cevizi beslenmemize dengeli bir şekilde yerleştirerek tüketmeniz beden sağlığımızın yanı sıra ruh sağlığımızı da koruyacaktır.  

Her ne kadar kahvenin dopaminerjik iletimi ayarlayarak serotonin salımını kolaylaştırdığı ileri sürülse de, kahve ve çay  tüketiminin depresyonla ilişkisini araştıran çalışmalar çelişkilidir. Japonya’da yapılan bir çalışmada ise günde 4 fincan yeşil çay tüketenlerde  %44 daha düşük depresyon semptomların olduğu belirtilmiştir. Daima dediğimiz gibi ne tüketirseniz tüketin miktarı ve tüketim sıklığının dengeli olması gerekmektedir.  

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.