Manisa
09 May, 2024, Thursday
  • DOLAR
    32.24
  • EURO
    34.87
  • ALTIN
    2422.0
  • BIST
    10268.58
  • BTC
    62091.92$

Evde misafir ağırlama tarihe karışıyor!

25 September 2023, Monday 09:41

Eskiden telefon böyle yaygın değilken, sosyal medya hiç yokken iletişim çok daha kuvvetliydi!

Orta yaş ve üstü olanlar hatırlar; akşamları komşulara, akrabalara misafirliğe gidiler veya misafir ağırlanırdı. "Hanım yarın akşam Mustafa Abilere gidelim" derdi mesela evin beyi, "Tabii ya kaç zamandır görüşmüyoruz. Yarın oğlanı göndereyim, müsaitlerse akşam bir çay içmeye gidelim" derdi evin hanımı.

Ertesi gün ilk fırsatta evin afacan çocuğu koşarak alt sokakta oturan Ahmet Amcalara gider, kapıyı açan Makbule Teyzeye "Bir maniniz yoksa annemler akşam size oturmaya gelmek istiyor" derdi. "Tabii ki buyursunlar, gelsinler" şeklindeki cevap yine koşarak annelere iletilirdi.

Misafirliğe gidilen kimi gün uzak bir akraba, kimi zaman ev reisinin iş arkadaşı, kimi zaman ev hanımının altın gününden ahretliği olurdu. Yakın akrabalarla zaten çok sık görüşülürdü. Eğer uzak bir yerdeyse yakın akraba, mutlaka birkaç günlüğüne yatılı olarak ziyaret edilirdi.

Aynı şekilde bir gün misafirliğe gidilmişse, ertesi gün de evde kalınmışsa bir sonraki gün mutlaka bir misafir ağırlanırdı. Böyle yoğun bir misafir sürkülasyonu yaşanırdı her daim...

O zamanlar iletişim çok güçlüydü... Bir tanıdığın başı ağrısa, burnu kanasa hemen herkes haberdar olur; bir derdi, sıkıntısı var mı diye yardıma koşulurdu.

Gelişen teknoloji, değişen yaşam şartları ve bazen de zorunluluklar hayatımızdaki birçok güzelliği aldığı gibi; eş, dost, akraba arasındaki bu sıcak bağları da alıp götürdü.

Şimdilerde kandillerde, bayramlarda, özel günlerde aldığımız onlarca tek düze, ruhsuz mesajlar yüzümüzde sıcak bir tebessüm oluşturmuyor. Çünkü gönderen de göndermiş olmak için göndermiştir o mesajı!

Eskiden 'telefon faturası' diye çok kabarık faturalar gelir ama telefonla yapılan sıcacık sohbetler, hâl hatır sormalar hatırlanır ve değerdi fatura için onca parayı vermek. Şimdilerde aylık binlerce dakikalık konuşma haklarının büyük çoğunluğu kullanılmıyor ve ay sonunda sıfırlanıyor. Oysa bir kez bile yakın bir eş, dost, akraba aranması akıllara gelmiyor...

Sonuç olarak birbirimizden koptuğumuz, toplumsal yaşamdan bireysel yaşama hızla geçtiğimiz gerçeğini yadsımamak gerekiyor. Bunun sonucu olarak da Batı'da olduğu gibi evinde tek başına ölen insanların hızla arttığı, huzur ve bakım evlerinin yetersiz kaldığı, dedelerin ve ninelerin torun sevgisi tatmadan, torunların da dede ve nine sevgisinden mahrum şekilde büyüdüğü bir ülke haline geliyoruz!

Bu olumsuz tablonun bence önemli nedenlerinden biri geçtiğimiz yıllarda yaşadığımız pandemi süreci. Aylarca evlerinde kapalı kalan insanlar; başlarda hastalık bulaşma çekincesiyle sonrasında da biraz ihmalkarlık, biraz tembellikle kendi kabuklarına çekildiler. Bu toplumsal hâl, ne yazık ki daha da büyüyecek ve yaygınlaşacak gibi görünüyor...

Bu tablonun bence diğer önemli nedenlerinden biri ekonomik şartlar. Kırmızı etin 400 liraya, tavuk etinin 100 liraya yükseldiği bir ortamda Ramazanlarda dahi yemekli misafir ağırlamaya çekiniyoruz büyük bölümümüz.

Birçoğumuz düşük maaşlarla, ayın sonunu zor getirebildiğimiz kıt kanaat paralarla yaşıyoruz. Bir kadın gündüz vakti evine davet edeceği arkadaşı için bile bir kek, pasta, kısır yapmayı düşünse birkaç yüz lirayı gözden çıkarmak durumunda. Doğal olarak dar gelirli ve orta düzeydeki ailelerin misafirliğe gitme veya misafir ağırlama konusundaki çekincelerinin önemli nedenlerinden biri de bu.

Ama her zaman umutvar olmak zorundayız. Öyle ya, ne de olsa umut fakirin ekmeği!

Eş, dost, akraba sohbetleriyle dolu, sevgi ve saygının hakim olduğu, ekonomik sıkıntıların yaşanmadığı, herkesin huzur ve müreffeh bir hayat sürdüğü bir Türkiye umudumuzu hiç bir zaman kaybetmemeliyiz.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.