Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller...

         Büyük nutkuna, "1919 yılı Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım..." cümlesiyle başlar. Bu unutulmaz gün, tarihte benzerine rastlanılmayan bir var olma mücadelesinin ilk günüdür...

         Gençlerimizin Kurtuluş Savaşı'nı çok iyi bilmesi gerekiyor. Öncesinde 1. Dünya Savaşı'nı, onun da öncesinde Osmanlı İmparatorluğu'nu yıkıma götüren nedenleri...

         Atatürk en çok gençlere güvenmişti ve kurduğu gencecik cumhuriyetin gençlerin sırtında yükseleceğini vurgulamıştı...

         Gençliğe hitabesinde, "Birinci vazifen Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir" diyerek gençlerin öncelikli gürevini ifade etmişti...

         Gençlerin bu ülke için önemini öyle çok ve sık tekrarlamıştı ki... "Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu ila ve idame edecek sizsiniz."

         "Gençler, cesaretimizi takviye ve idâme eden sizsiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık meziyetlerinin, vatan muhabbetinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsâli olacaksınız."

         "Her şeye rağmen muhakkak bir nura doğru yürümekteyiz. Bende bu imanı yaşatan kuvvet, yalnız aziz memleket ve milletim hakkındaki payansız muhabbetim değil; bugünün karanlıkları, ahlaksızlıkları, şarlatanlıkları içinde sırf vatan ve hakikat aşkıyla ziya serpmeğe ve aramaya çalışan bir gençlik gördüğümdendir."

         Gençlere çok iş düşüyor...

         Ama cumhuriyeti sırtlayacak genç nesilleri yetiştirmek için de herkese görev düşüyor. En başta da öğretmenlere... Bu noktada, Atatürk'ün en sevdiğimiz sözü şudur: "Öğretmenler! Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister!"

         Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesillerin sırtlayacağı  bir muasır medeniyet olmayı dileğiyle...