GENÇ KALMANIN BESLENME SIRLARI
11 March 2022, Friday 11:47Kadın, erkek fark etmeksizin genç kalmak, güzel ve sağlıklı görünmek insanoğlunun asırlardır vazgeçilmez arzularındandır. Zeytinyağlı bakımlar süt ve gül banyoları gibi birçok yöntemle kendini genç tutmanın yolunu arayan insanoğlu için aslında en güzel yöntem düzenli, huzurlu bir yaşam tarzı ile çeşitli yani dengeli ve sağlıklı beslenmektir. Yaş ilerledikçe cildimizde sarkmalar, kırışıklıklar ve eklem ağrılarımız artmaktadır. Bunun başlıca sebebi ise vücudumuzun kolajen miktarının azalması ve bununla birlikte cilt elastikiyetinin ve sıkılığının kaybolmasıdır. Bu kayıplar 25’li yaşlarda vücudumuzda kolajen üretiminin yavaşlaması ve 35’li yaşlardan sonra da bu yavaşlamanın artmasıyla etkisini daha çok gösterir. Kolajen kaybına, yaşlanmanın yanı sıra farklı faktörler de neden olmaktadır. Bunlar;
· Uzun süre güneş ışığına maruz kalma
· Strese bağlı olarak vücut tarafından salgılanan kortizol miktarında artış
· Yanlış ve yetersiz beslenme alışkanlığı
· Toksinlere maruz kalmak (çevre kirliliği, gereksiz ilaç tüketimi, temizlik maddeleri vb.)
· Vücuttaoluşan Kronik iltihaplanma
· Uyku düzensizliği ve yeterince uyumama
· Vücudumuzdaki serbest radikallerin miktarındaki artış
· Şeker ve rafine edilmiş ürünlerin fazla miktarda tüketimi
· Sigarakullanımı
· Menopoz
· Vücutta vitamin ve minerallerin emilimini zorlaştıran birtakım tedavilerdir.
Kolajen, vücudumuzda bolca bulunan bir protein çeşididir. Kemik kas, kıkırdak, deri, tendon, kan damarları ve sindirim sisteminde bulunur. Cildimizdeki ölü hücreleri yeniler, cildimizin esnekliğini arttırır ve gergin kalmasını sağlar. Vücudumuzda bir yapıştırıcı gibi eklem ve tendonları birbirine bağlayarak bir arada durmalarını sağlar. Bir diğer deyişle vücudumuzda kolajen olmadan vücut parçalarımız bir arada kalamaz. Bağ ve bağ dokularını %80’ini oluşturan kolajen, koruyucu bir bariyer görevi üstlenerek, cildimizi toksinlerden ve diğer zararlı etkenlerden de korur. Saçlarımızın ve tırnaklarımızın da temel bileşeni olarak, tırnak ve saç sağlığımız üzerinde de doğrudan etkilidir.
Vücudumuzun kolajen üretimini arttırmak için ise; özellikle kollajen zengini kemikli etler, sakatat grubu besinler, kelle paça, paça işkembe çorbaları, tavuk suyu ve kıkırdağı ile yenebilen hamsi, istavrit benzeri balık tüketimine önem verin. Sebzelerden , havuç, balkabağı gibi turuncu sebzeler (lütein, A vitamini içerir) pancar, domates gibi kırmızı ve mor olanları (likopen, antosiyanin içerir)tercih ederseniz hem kolajen üretimini desteklemiş hem de oluşabilecek kolajen yıkımını yavaşlatmış olursunuz. Meyvelerden, Ananas bromelain içeriği nedeniyle vücudumuzdaki iltihaplanmayı önleyecektir. Belirttiğim gibi kronik iltihaplanmalar kolajen kaybına neden olmaktadır. Bunun için portakal mandalina, greyfurt gibi turunçgiller de kabuklarının altındaki beyaz bölümde bulunan hesperidin kaynağı olmaları sebebiyle güçlü iltihap önleyici ve kolajen koruyucu etkiye sahiptirler. Yumurtanın beyazı lizin ve prolin içeriği ile kollajen üretimi açısından önemlidir. Sarısı da kolajen dostu olan yumurtayı düzenli tüketirseniz vücut sağlığınızı korumuş ve zinde bir görünüm kazanmış olursunuz…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.