Manisa
08 May, 2024, Wednesday
  • DOLAR
    32.26
  • EURO
    34.73
  • ALTIN
    2399.1
  • BIST
    10289.27
  • BTC
    62168.71$

HEDONİK AÇLIK VE OBEZİTE

02 March 2022, Wednesday 11:52

Hedonizm, hayatın anlamının zevk ve hazda olduğunu iddia eden felsefeye ait bir görüş. Bu görüşe göre lezzetli yiyeceklerin tüketilmesi sonucu oluşan haz, yeme isteğini arttırır. Biyolojik olarak organizmanın enerji ihtiyacı olmamasına rağmen oluşan yeme isteği hedonik açlık olarak adlandırılır. Akşam yemeğini bitirmiş ve masadan kalkmış bir kişiye en çok sevdiği tatlıyı isteyip istemediği sorulduğunda yemeğini bitirip tok olmasına rağmen olumlu cevap vermesi hedonik açlık olarak tanımlanır.

Yiyeceklerin tüketilebilmesini görüntü, koku, tat, kıvam ve şekil gibi organoleptik özelliklerinin hoşa gidecek şekilde olması etkiler. Özellikle besinin tadı, besinin tüketilebilirliğindeki  en önemli faktördür. Doğada ekşi, acı, tatlı, tuzlu ve umami tat, tat verici özelliği olan tatlar olarak sınıflandırılır. Bu tat duyularını oluşturan kimyasallar farklılık gösterir. Ekşi tat yapısında hidrojen iyonları bulunan maddelerle uyarılırken, tuzlu tat NaCl, şekerli tat sukroz, acı tat kinin, umami tat ise monosodyum glutamat ile uyarılır.

Günümüzde tüm dünyadan bir çok araştırmacı, çocuklardaki şişmanlığın artışında kızarmış patates, kolalı, gazlı, şeker ilavesi yapılmış içecekler, dondurma, patlamış mısır, hamburger vb. besinlerin tüketiminin artması ve bu besinlerin çocuk menülerinde bolca ve sıkça yer almasının yattığını kabul eder. Bu bilgiler temelinde obezite, ilaç bağımlılığı gibi hoşa giden besinlerin aşırı tüketilmesi ile sonuçlanan tüketici davranışının bir formu olarak tanımlanır. Başka bir deyişle besin endüstrisi de tütün endüstrisi gibi stratejilerini bu bilgi üzerine kurmakta ve bağımlılık manipulasyonu için en önemli hedef grup olarak çocukları seçer.

Özetle, lezzet ve açlık arasındaki etkileşime ek olarak algılanan haz ve buna karşılık besinlere verilen yanıt da besinlerin seçimini etkileyerek dolaylı olarak iştah kontrolunu düzenleyebilir. Günümüzde gittikçe artan obezite prevalansının  altında önemli ölçüde enerji alımının artması ve fiziksel aktivite yetersizliği yatar. Enerji alımının artması hususunda yiyeceklere önemli ölçüde lezzet veren şeker ve yağ da bu durumun önemli bileşenlerindendir. Normal Amerikan diyeti %22 oranında şeker ve %37 oranında yağ içerir. Artan şeker ve yağ oranları yiyeceklerin daha lezzetli olmasını sağlar. Ancak lezzetli olan ve yüksek haz sağlayan yiyecekler obeziteye önemli ölçüde   katkı sağlar.

 

Bu durumu nasıl değiştirebiliriz?

Lezzetli yiyeceklere karşı konulamaz derecede istek duymamak için öncelikle kendiniz ve aile bireylerinizin yemek saatlerinizi düzenleyip uzun süre aç kalmamanız gerekir. Öğünlerinizde  tatlı, kek, kurabiye, şekerleme gibi basit şekerli besinler yerine meyve, sebze yada kurubaklagil gibi lifli besinleri tercih etmeniz  iştah kontrolünüzü sağlar. Hedonik açlığın tuzağına düşmemek için mümkün olduğu kadar paketli gıdalar tüketmeyin, çocuklarınıza tükettirmeyin ve kendinizi ödüllendirmek istediğinizde yüksek kalorili besinleri tercih etmeyin. Özellikle; mutsuzken, kaygılıyken üzüntülüyken moralinizi düzeltmek için yemeye yönelmeyin. Gerçekten  bir açlık hissettiğinizde su içmeyi deneyin. Unutmayın ki çoğu zaman  açlık hissi ile susuzluk hissini karıştırabiliyoruz.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.