İNSÜLİNİ GIDIKLAYIP ÇOŞTURMAYIN
25 November 2022, Friday 10:12
Vücutta farklı görevleri bulunan ve pankreas bezinin beta hücrelerinden üretilen insülin hormonunun başlıca görevi, kanda bulunan glikozu (şeker) hücrenin içine girip kullanılmasını sağlayarak vücutta kan glikoz dengesini düzenlemektir. Dolayısıyla şekerin hücre içine girdiği kapının anahtarı insülindedir. İnsülin olmazsa hücre içine giriş mümkün olmaz. Bir de insülinin fazla salgılanıp birikmesi hali var ki, bu durumda da sistem bozulur ve giriş kapıları kilitlenir. Hücre içine giremeyen şekerin kanda seviyeleri yükselir ve glikoz dengesi bozulur.
Günümüzde araştırmalara göre yetişkin bireylerden her 4 kişiden birinin obez, diyabet hastası ya da yüksek tansiyon hastası olduğu biliniyor. Bu hastalıkların yanı sıra yine karaciğer yağlanmasının en az diyabet hastalığı kadar sık görülmesi, toplumda kalp, damar vekronik nörolojik (MS,alzhemier,demans,epilepsi gibi) hastalıklardaki artışın birincil derecede nedeninin vücutta oluşan insülin ya da şeker piklerinin (yükselip üst sınırlara gelmesi) olduğu düşünülüyor.
Kan şekerin hızla yükselten basit karbonhidratlar olan nişastalı, şekerli (beyaz ekmek,poğaça gibi unlu mamüller, patates,çay şekeri,pirinç) besinler, pankreastan hızla insülin salınımına neden olur. Bu durum ise kan şekerinin vücutta yağ olarak depolanmasına, kanda şeker oranının hızla düşmesiyle kısa sürede açlık hissine neden olur. Bu döngünün tekrarlanmasıyla; obezite, insülin direnci, beta-hücrelerinde fonksiyon bozuklukları, oksidatif stres, kronik inflamasyon, damar çeperlerinde bozukluklar, kan lipit seviyelerinde bozulmalar, Tip 2 diyabet, hipertansiyona ve damar sertlikleri kendini göstermeye başlar.
“Hipertansiyon yüksek tuz tüketimiyle ilgili, şeker bunun neresinde?”diye düşünebilirsiniz ancak bazı araştırmalar insülin seviyenizin yüksek olması, kan damarlarınızın esnekliğini azaltabilip, böbreklerde su ve sodyum tutunmasıyla sonuçlanabileceğini bildiriyor.
Toplumumuzda çoğu kişinin günlük enerjisinin dörtte birini veya daha fazlasını ilave şekerden aldığını düşünecek olursak durumun ciddiyeti daha iyi anlaşılıyor. İlave şeker tüketimi organlara zarar vermekten başka ruh sağlığını olumsuz etkileyebiliyor. Bunu beyinde oluşan iltihaplanma yoluyla depresyonu veya anksiyeteyi tetikleme şeklinde yapabiliyor.
Bu zararlı etkilere maruz kalmamak için şekerli, unlu besinler yiyerek insülini gıdıklayıp çoşturmak yerine yavaş insülin salınımı sağlayıp, kan glikoz seviyelerinde dengeyi yakalayabileceğiniz kompleks karbonhidrat olan baklagiller, yeşil sebzeler, meyveler ve tam tahıllar gibi lif oranı yüksek işlenmemiş besinlerle beslenmek sağlığınız için en akıllıca tercih olacaktır.
Sağlık ve şifa ile kalın…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.