Manisa'da deprem...

Hayatta en önemli şey insan canıysa ve ülkemizin büyük bölümü her an onbinlerce insanı canından edebilecek tehlikede olan deprem felaketiyle karşı karşıyaysa, gecemiz ve gündüzümüz artık depremle mücadele içinde geçmeli...

1999 depremi ders olmalıydı, olacağını düşündük, olmadı. Artık depremin yıkıcı ve yakıcı sonuçlarının sorumluları bir yandan ortaya konarken, diğer yandan aslında her birimizin bu konuda sorumluluk sahibi olduğu gerçeğini her gün hatırlamalıyız.

Herkes deprem sonrası elinden geldikçe birşeyler yapabiliyorsa, herkes deprem öncesi de birşeyler yapabilir. Çok daha önemli olan da deprem öncesinde bişeyler yapmaktır. Yani canlar gitmeden, yani canlar yanmadan...

Manisa deprem bölgesi, nitekim sık sık da depremin kendini hissettirdiği bir kentte yaşıyoruz. Ancak çok küçük örneklerini yaşıyoruz depremin. 4'lü, 5'li şiddetlerde... Kahramanmaraş merkezli iki büyük depreme benzer bir şiddette sallanmak, hepimizin bildiği gibi Manisa için de büyük bir yıkım anlamına geliyor.

Bunun için herkesin birşeyler yapması gerekiyor. En başta siyasetçinin, yerel yöneticinin, sivil toplumun ve nihayetinde her bir ferdin...

Artık Manisa'daki deprem gerçeğini hatırlamak için ülkemizin veya dünyanın bir yerlerinde deprem olması beklenmemeli. Aslında sadece Manisa için de değil, en azından deprem fayı üzerinde bulunan 22 il merkezimizin tamamında bu konu herkesin öncelikli gündem maddesi olmalı.

Güneydoğu'daki yaralar sarılır sarılmaz, el birliğiyle herkesin kendi ilinde, kendi bölgesinde yaşanması muhtemel bir deprem için kolları sıvaması ve dört koldan önlemlerini  alması gerekiyor...

İnşallah bu son acı tecrübeden millet olarak büyük dersler çıkarırız...