Manisa’nın muhteşem camileri

Manisa tarihi ve kültürüyle Türkiye’nin önde gelen şehirlerinden biri. Kısaca ‘şehzadeler şehri’ olarak tanınır ancak Manisa’nın milattan önce ve sonra birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını unutmamak gerekir.
İstanbul, Edirne ve Bursa gibi özellikle Osmanlı Dönemi’nde birçok eserin yapıldığı Manisa şehir merkezi, halen orijinal özelliklerini koruyan 17 ayrı tarihi camiye ev sahipliği yapıyor.
Bunların başında şüphesiz insanlık tarihinin en önemli mimarlarından biri olarak kabul edilen Mimar Sinan’ın Ege Bölgesi’ndeki tek eseri olan Muradiye Cami geliyor.
Mimar Sinan’ın caminin mihrabına yaptığı ve caminin depremlerde hasar alıp almadığını gösteren mihraptaki dönen mermerler halen aktif durumda. Bu da caminin muhteşem estetiğinin yanı sıra olağanüstü sağlamlığını da gösteriyor.
Hemen yanında bulunan Sultan Camii de Manisa’nın simgelerinden biri. Yaklaşık 500 yıllık tarihi ve dönemin en ünlü şifahanelerinden birine de ev sahipliği yapan cami külliyesi, tüm ihtişamıyla ziyaretçilerini karşılıyor. Hatuniye Camii de bir o kadar eski muazzam bir yapıya sahip.
Kentin ilk büyük camisi olarak kabul edilen Ulu Cami ise fetihten kısa süre sonra yapılan ve şehrin en hakim noktasında duran haliyle Manisa’nın en önemli tarihi yapılarından biri.
Ulu Camii’nin biraz üstünde bulunan, fetihten sonra ilk mescit olarak yapıldığı kabul edilen ancak zamanla harabe hale gelen Fetih Mescidi de kısa süre önce Şehzadeler Belediyesi tarafından ihya edildi. Artık o mescitte de her vakit namaz kılınıyor.
Manisa’nın camilerini tek tek burada sıralamak zor. Ancak her Manisalının tarihe şahitlik eden bu kutsal mekanları geniş bir zamanda tek tek ziyaret etmesi, en azından kapılarında bulunan kitabelerini okuması gerekiyor.
Manisa’nın tarihini ve kültürünü anlamak için öncelikle camilerini tanımak şart…