Manisa
09 May, 2024, Thursday
  • DOLAR
    32.19
  • EURO
    34.64
  • ALTIN
    2393.4
  • BIST
    10210.7
  • BTC
    61049.06$

Öngörüsü zayıf olan seçim göremeyecek

19 June 2023, Monday 15:11

Belediyeler bankamatik gibi çalışıyor

 

Her belediye liyakat dediğimiz ölçüye bakmayınca faili meçhul işler ortaya çıkıyor.  Bu cümle yalnızca Manisa için geçerli değil. Türkiye’nin bütün belediyeleri için geçerli bir ölçüdür. 10 bin nüfusu olan içinde geçerli 15 milyon nüfusu olan içinde aynıdır.

Sağı- solu fark etmeden belediyelere doldurulan bankamatik çalışanları doğal olarak mevcut yerde patinaj çekilmesine sebep oluyor. Özel kalem kadrosunun altın yumurtlayan tavuk olarak görülmesi her belediyenin yahut belediye başkanının gaz alma mekanizması oluyor.

Hal böyle olunca yanlış iliklenen düğme gömleğin bütün iliklerine yansıyor.

Şimdi…

Manisa’da 17 ilçe var. Hepsini masaya yatırdığında 1-9-4-4 rakamı ortaya çıkar. Manisa’nın 5 büyük ilçesi birçok ilden büyük ve ekonomik, sosyal, tarımsal, kültürel değerleriyle ele aldığınızda Manisa Türkiye’nin en büyük 10 ili arasında ciddi bir potansiyele sahip görünüyor. Şehrin valisinin başkanlığında yapılan il koordinasyon toplantılarında ne konuşulduğu ve ne yapıldığını iyi bilen bir gazeteci olarak hep yazdım çizdim ve anlattım.

Karadenizliler önce yapar sonra düşünür. Tam böyle bir yapıda olan il koordinasyon toplantıları. Yapılması gerekenler değil yapıldıktan sonraki işlerin ele alındığı toplantılara şehirlerin valisi başkanlık ediyor. Her gün yollara açılan çukurlar, önce Telekom, sonra süperonline, sonra elektrik idaresi, sonra kanalizasyon, sonra bir sürü iş. Her defasında atılan asfalt ve şehrin aksayan trafiği, işi, bozulan kaldırımları, yolları. Daha saymakla bitmeyen aksaklıkları.

Daha önemlisi yağmurun ortaya çıkardığı bozuk yollar, aşırı yağan yağmurun ardından mal kaybı, psikolojik vatandaş dedikodusu, veryansınlar ve senin maaşını ben veriyorum mevzuları her şehrin kahvesinde, hastanesinde, kamu dairesinde konuşulup duruyor. Akhisar’da yaşanan yağmur sonrası durum elbette ki üzücü. Belediye başkanı ne yapsın oda patinaj çekip duruyor. “Benden önceki belediyenin yaptıkları, mevcut durum büyükşehire ait gibi savunmalar”

Adam haklı mı? Evet. Ama haklı olması yetmiyor.

Şehrin valisi 1 buçuk milyon nüfuslu Manisa’da kaç tane derenin üzerinin kapatıldığını bence bilmiyor. Bilmediği gibi vali yardımcıları ve o kadar belediye başkanları var onlarda bilmiyor. Haberleri bile yok. “Hangi derenini üzeri kapatılmış. Burada deremi vardı?” gibi sorular bile sorarlar. Akhisar’da o kadar yağmurun ardından yolların, evlerin, hastanelerin, işyerlerinin su basması normalmiş gibi anlatırsa, Allah’tan gelen diye konuşulur ve yağmur berekettir denirse, bizde Allah’a el açıp, yağmur isteğimiz gibi bu kezde Allah’ım yetti bu kadar yağmur artık yağdırma duasına çıkarız.

Demem o ki.

Sayın vali, il koordinasyon toplantısında yapılanlar değil yapılması gereken işlerin durumu ele alınmalı. Mesela hangi sokakta alt yapı çalışmaları olacaksa, hangi firmalar yapacaksa, hangi mahallede kaç tane inşaat olacak hangi sokaklar aylarca trafiğe kapalı olacak, hangi köylerin çöpleri, sokakların hayvanları, anıt ağaçlar, milli parklar, kültürel miras, yapılacak olan konserler, eğlenceler ve daha nice çalışmalar.

Büyükşehir yasası hala tartışılıyor

Tabi burada büyükşehir yasasının ardından büyükşehir belediye başkanının yetkileriyle, valinin yetkileri ve çalışma alanları belirlenmiş ancak vali ilgili mevzuata bakacak olursa il koordinasyon toplantısına kim başkanlık yapıyorsa mührün onda olduğu unutulmamalı. Ancak siyasi konjonktüre bakılınca birde işin içine nezaket girince olan şehrin esnafına, vatandaşına, sanayicisine, hastasına, hayvanına, canlısına cansızına oluyor.

Dönelim tekrar belediyelerin bankamatik gibi çalışma şekline. Bu anlattıklarımın ardından belediyelerde başkan yardımcıları siyaseten gelen isimlerden olunca şehrin ne alt yapısından, ne üst yapısından, kültüründen, ekonomisinden, sanayisinden haberi bile olmayanlardan seçiliyor. Arada birkaç tane dersine çalışanlar varsa bütün iş onların omzuna yükleniyor. Hepsi bu.

Altını çizerek yazayım ki herkes üstüne alınsın. Belediye başkanları yapılan çalışmalarla ilgili cami, bahçe, park, inşaat, konut her hangi bir yere gidince siyaseten göreve gelenler başkanların yanında her fotoğraf karesinde yer alıyorlar. Bulundukları ilçeden, mahalleden, sokaktan haberi olmayan bu isimlerin şehirle alakası olmadığı o kadar belli oluyor ki. Orda olmaya gerek yok fotoğraf karesine baktığında anlıyorsun.

Nerden mi anlaşılıyor?

Fotoğraf karesine yansıyan garip garip etrafa bakışından, “Benim burada ne işim var. Burası neresi, burada ne yapıyorlar. Bu insanlar kim. Ne zaman yemeğe gideceğiz. İşimiz kaçta bitecek.” gibi duran her anından.

Şimdi…

Ya seçimin olacağı tarih 5 yıl önce seçildiğinizde belliydi. Kaç ay kaldığını bilmiyormuş gibi davranan ve ne çabuk belediye seçimleri geldi gibi ortaya çıkan tutumlar mevcut belediye başkanlarını şaşkınlığa, tedirginliğe şimdiden sokmuş durumda. Ne olmasını bekliyordunuz? Hiç seçim olmayacak mıydı?

Askere başlarken teskere tarihi gelmeyecek gibi davranan belediye başkanlarının şafak saymaya başlamalarını artık herkes görüyor. Özellikle belediye başkanlarının yanında bulunan siyasetten gelenler. Nasıl bir telaş, nasıl bir şaşkınlık, nasıl bir sarhoşluk sardıysa denizin ortasında batan teknede yüzme bilmeyen yolcu konumuna düştüler.

Tabi bu durumda memleket bu belediyelerden nasıl ve ne hizmeti alacaktı. Yahut nasıl hizmet almalıydı.

Ha birde bu siyasetten gelmiş ağabeyler, birde belediye başkanlarına nasıl gaz veriyorlar nasıl? Başkanımda başkanım.

Başkan soruyor durumlar nasıl? Pat cevap hazır. “Çok güzel başkanım. Şehir sizi konuşuyor. Geçen gittiğimiz cumada, hani esnaflar vardıya. Nasıl memnunlar. O kadar güzel Cuma namazı kıldınız ki. Ben bile namazı bırakıp sizi seyrettim.”

Tabi başkanlar böyle giderse askere zor alır teskere. Bunlara aslında şehirlerde, ilçelerde, mahalle ve köylerde şak-şakçı diyorlarmış. Bende Allah sizi inandırsın yeni öğrendim. Şak-şakçı. İlginç benzetme. Ya bu yurdum insanı neler biliyor valla.

Seçime giderken belediye başkanlarının yanında yöresinde halkın arasında, halkla beraber, onların mevcut durumu gözetleyebilen nokta atışı yapabilen doğru analiz yapacak insan olmayınca sıkıntılardan uzak kaldılar. Gittikleri her yere siyasetçi, belediye başkanı, milletvekili ve yanındakilerle gidince etrafını kaplayan ve çevreleyenlerde doğal olarak partililer oldu. Partililerde göremez oldu.

José Saramago'nun “Körlük” kitabında hatırlar mısınız herkes kör olduğu için bir birin üstüne işiyordu. Mevzu buna benzedi işte.

Ben bu yazıyı yazdım. Gökten 4 elma düştü. Biri okuyana, biri okutana, biri anlayana, birisi de siyasetçilere. 

 

--

Edebali Hüsamettin 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.