Cennet dünyayı cehenneme çeviren biz insanoğlu…
124 bin peygamber ve 4 kitap gönderdi yaradan. Gene bir yolunu buldu insanoğlu, insanlıktan çıkmanın!
Şeytan bile şaşkınlıkla izliyordur; gözü doymayan, egosu bitmeyen, benlikler bitmeyen insanoğlunu!
Tarihe bakılınca zalimlerin sonu hüsran ve kara bir leke, kimin umurunda!
Hangi dinde veya insanlıkta savaşta mazlum çocuklar, yaşlılar katledilir? Sözde insan hakları savunucuları, sözde Müslümanlar neredesiniz?
Mesela geçmişte ataları hata yapmış, parayla satın aldıkları topraklara zorla çökmüş bir avuç Yahudi. Tüm Müslümanlar kınamakla geçiyor!
Peki bizler ve bizleri yönetenler, bizleri temsil edenler ibret alıyor muyuz ?
TV'de şaşkınlıkla izliyorum; ne inancımda yeri var ne de insan olanın vicdanında. Bir babanın küçücük çocuğunun parçalanmış cesedini torbaya koyarak dünyaya feryadını, bir annenin ‘çocuklarım aç, şehit oldu, ben sivilim’ diyerek dinmeyen feryadını...
Savaşın da bir kanunu var. Bir an Kerbela aklıma geldi; etrafı çevrilmiş, Fırat’ın suyundan mahrum edilmiş, aç ve susuz bırakılmış insanlar…
Hz. Hüseyin, oğlu Ali Asker’i kucağına alarak, Yezid’e “Bu bizim davamız, bu çocuğun sucu yok” diye seslenmiş ve çocuk için su istemişti. Cevap olarak kucağındaki kundakta bulunan Ali Asker’i okla boğazından vurdular Yezid’in askerleri.
Mazlumun dini, dili, ırkı olmaz...
Mesele nedir esas?
Zalime boyun eğmemek…