
Ateşin Ortasında Dik Duran Ülke: Türkiye
Son otuz yıl... Türkiye haritasının etrafında yan yana dizilmiş savaşlar, iç çatışmalar, darbeler ve işgaller... Bosna’dan Kosova’ya, Irak’tan Suriye’ye, Gazze’den Karabağ’a kadar bir milletin hemen yanı başında kopan kıyametler…
Ama bu yangın haritasına rağmen Türkiye, içeride huzurunu, dışarıda ise ağırlığını kaybetmeyen bir ülke olarak öne çıktı. Çünkü bu coğrafyada güçlü kalmak; sadece silahla değil, stratejiyle, liderlikle ve dirayetle mümkün.
Ve bu liderlik, son 20 yılda Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında ete kemiğe büründü. Küresel diplomasi masalarında sesini yükseltebilen, mazlumlara “yanınızdayız” diyebilen, emperyal projelere karşı “bir dakika” restini çekebilen bir duruş inşa edildi.
Ukrayna-Rusya Savaşı'nda barışın dili olmayı başaran, Suriye krizinde hem sınır güvenliğini sağlayan hem de milyonlara kucak açan, Gazze’deki dramda suskun kalan Batı’ya karşı gür bir ses olan bir Türkiye var artık. Sadece konuşan değil, aynı zamanda insani yardım ulaştıran, ateşkese zemin hazırlayan, diplomasi masalarında sözü dinlenen bir ülke…
Bu da kolay kazanılmış bir başarı değil. Siyasi öngörü, askeri caydırıcılık, yerli ve milli savunma sanayisi, kararlı dış politika adımları ve en önemlisi güçlü bir liderlik sayesinde oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın küresel platformlardaki dik duruşu, sadece Türkiye'nin değil; ümmetin ve mazlum milletlerin de özgüvenini tazeledi.
Artık dünyada Türkiye’siz denklem kurulamaz. Bu gerçek, ne masada ne sahada görmezden gelinemiyor. Haritada etrafı yangınlarla çevrili olsa da merkezde dimdik ayakta duran bir Türkiye var.
Ve bu duruş, bize sadece bir coğrafi kaderin değil; bir medeniyet iddiasının da mirasını hatırlatıyor. Ecdadın torunları olarak bu mirası omuzlarımızda taşımak, sadece siyasi bir görev değil, aynı zamanda tarihi bir sorumluluktur.